GEBELİKTE BAŞAĞRISI
Gebeliğin özellikle erken dönemlerinde başağrılarına sık rastlanır. Bu ağrıların bir kısmı için sinüzit ya da refraksiyon kusurları (görme bozuklukları) gibi bir neden bulunabilse de çoğunda neden araştırması sonuçsuz kalır. Bu başağrılarının tedavisinde parasetamol içerikli ilaçlar doktor önerisiyle kullanıldığında genelde etkili olur. Erken dönemde ortaya çıkan bu başağrılarının önemli bir kısmı gebeliğin ikinci yarısından itibaren hafifler veya kaybolur.
Başağrıları hakkında genel bilgiler
Kronik başağrılarının en sık rastlanan nedenleri migren, gerginlik başağrısı ve depresyondur. Bu gebelik döneminde de değişmez.
Gerginlik başağrıları kronik seyirli (uzun zamandan beri varolan), gün boyu devam eden ve akşamları artan başağrılarıdır. Ağrılar sıklıkla ensede veya kafanın arkasında hissedilir.
Depresyona bağlı başağrıları ise en sık sabah görülür ve beraberinde depresyonun diğer belirtileri de vardır.
Migren tipi başağrılarının özellikleri aşağıdadır.
Başağrılarının değerlendirmesinde ve özellikle de basit ağrı kesicilere cevap vermeyen, beraberinde uyuşukluk, şiddetli nörolojik belirtiler (vücudun bir bölgesinde geçici felç) görülen, gece uykudan uyandıran, aniden ortaya çıkan başağrılarında mutlaka nörolojik muayene gerekir. Beyin tümörleri, beyne ait diğer hastalıklar çok ender olarak görülse de bu muayene özellikle yukarıdaki belirtileri olanlarda ihmal edilmemelidir. Nörolog yaptığı sorgulama ve muayene sonucunda EEG (elektroensefalografi) ve/veya kranyal (kafa) MR gibi bir ileri inceleme isteyebilir. Gerekli durumlarda KBB, göz ve diş hekimi konsultasyonu da nedenin aydınlatılması için faydalı olabilir.
Gebelik ve migren
Migren tipi başağrıları genellikle periyodik olarak ortaya çıkan, başın bir yarısında hissedilen, "zonklayıcı" niteliklere sahip ve beraberinde bulantı ve kusma da olabilen ağrılardır.
Migren tipi ağrılar genellikle çocukluk ya da gençlik çağında ortaya çıkar ve yaş ilerledikçe hafifleme eğilimi gösterir. Bazı kadınlarda migren ilk kez gebelikte de ortaya çıkabilir. Kadınların yaklaşık %15'inde erkeklerin ise yaklaşık %5'inde hafif ya da ağır migren tipi başağrılarına rastlanır.
Kadınlarda migren genellikle adet öncesi ve adetli dönemlerde daha sık ortaya çıkar ve bu kadınlarda yüksek östrojen içerikli doğum kontrol hapları hastalığı şiddetlendirebilir.
Migren tipi ağrılar ortaya çıkmadan önce bazı prodromal (hastalık öncesi) belirtilere neden olurlar. Nörolojik kaynaklı olan bu belirtiler muhtemelen damarların bölgesel olarak daralmasıyla ortaya çıkar ve damarların genişlemesiyle de başağrısı başlar.
Klasik migrende bu öncü belirtiler daha çok görme alanında kör noktalar oluşması, çınlama, fotofobi (ışığa aşırı duyarlılık), sersemlik gibi nörolojik belirtilerdir. Daha ileri şekillerinde migren öncesi yüzde uyuşukluk ve bazı kas gruplarında geçici felçler de görülebilmektedir.
Migren bazen bu öncü belirtiler olmadan başlar ve bulantı kusmaya da neden olur.
Gebelikte migren nasıl tedavi edilir?
Gebelikte özellikle birinci trimesterden sonra (ilk üç aydan sonra) kadınların %60-70'inde migren belirtilerinde iyileşme gözlenir. Bazı durumlarda ise tam tersi olabilir.
Gebelikte migren tedavisinde ilk basamak tedavi parasetamol içerikli ağrı kesicilerdir ve belirtilerin ortaya çıktığı ilk anda kullanıldığında genellikle bu tedavi başarılı olur.
Migren için özellikle hazırlanmış ergotamin içerikli ilaçlar öncü belirtilerde kullanıldığında ağrıların ortaya çıkmasını başarılı bir şekilde engelleyebilirler. Ancak bu ilaçların mekanizması damarların genişlemesini önlemek olduğundan ve uterusu kasıcı özelliklri olduğundan gebelikte çok gerekli olmadıkça tercih edilmezler.
Parasetamol tedavisi başarılı olmadığında ağrı kesici olarak kodein içerikli ilaçlar , bulantı giderici özelliği olan ilaçlarla birlikte doktor önerisiyle kullanılabilirler.
Gebelikte çok sık migren atağı geçiren anne adaylarında ise sürekli tedavi gerekebilir ve bunun için yine doktor önerisiyle propranolol veya nifedipin içerikli ilaçlar kullanılabilir. Beraberinde depresyon belirtileri de gözlendiğinde antidepresan ilaçların da tedaviye eklenmesi başarı şansını artırır.