*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: DOĞUM SIRASINDA OLUŞAN BRAKİAL PLEKSUS SİNİR ZEDELENMELERİ VE REHABİLTASYONU  (Okunma sayısı 1322 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
DOĞUM SIRASINDA OLUŞAN BRAKİAL PLEKSUS SİNİR ZEDELENMELERİ VE REHABİLTASYONU

Merhaba diyerek başlıyorum ikinci sayıdaki bu yazıma,
İlk yazımda, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrasında çocuklarda birçok etkene bağlı özürlerin oluşabileceğini ve bunların erken rehabilitasyonunun öneminden bahsetmiştim. Tabii gönül ister ki hiçbir çocukta özür oluşmasın, ama buna rağmen maalesef çocukları etkileyen özürlerin oldukça fazla olduğunu görmekteyiz.
Çocuk özürlerinde, erken teşhis ve rehabilitasyon özürlü çocukların bağımsız yaşama dönmesine olanak vermekte, aileleri psiko-sosyal yönden desteklemektedir.

Brakial Pleksus, üç büyük dal halinde seyrederek, tüm kürek kemiği, omuz ve kol kaslarının innervasyonunu ve duyu integrasyonunu sağlayan büyük bir sinir topluluğudur. Zedelenmesi durumunda kürek kemiği,omuz, dirsek, el bileği, el ve parmak kasları etkilenecektir.
Zedelenmenin şiddeti farklı olmaktadır. Sinirin zedelenen bölümlerine göre çalışmayan veya etkilenen kaslar değişik olacaktır.
Doğum sırasında zedelenmesi “ Obstetrik (Doğumsal) Brakial Pleksus zedelenmeleri olarak adlandırılır.

Brakial Pleksus,
makat gelişli doğumlarda gövdenin ve boynun yana aşırı eğilmesi ile sinirlerde oluşan çekilme sonrası, baştan gelen doğumlarda ise omuzların dışarı çıkışı sırasında başın ve boynun aşırı yana eğilmesi ile sinirlere uygulanan traksiyon sonrası,
doğum ağırlığı büyük, pelvise göre iri ve kafası büyük bebeklerde oluşabilir.

Obstetrik zedelenmeler 3 gruba ayrılabilir.
-5 ve 6. servikal köklerin etkilendiği Erb Duchenne üst seviye paralizisi,
-Servikal 8 ve Torakal 1 köklerinin etkilendiği Klumpke paralizisi,
-Tüm kolu içine alan paralizi,

Brakial Pleksus zedelenmesinin erken fark edilmesi ve teşhisi, bebeklerde hareket azlığının ilk haftalarda çok göze batan bir semptom olmaması nedeniyle çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Doğum sonrası, kadın doğum ve neonatal pediatrist hekimler tarafından Brakial Pleksus zedelenmesi olduğu düşünülen bebekler, pediatrik nöroloji uzmanına sevk edilmeli ve hemen fizyoterapi ve aile eğitimi başlatılmalıdır.

Erken teşhis ve rehabilitasyonun önemi açısından ;
Taburcu olana kadar fark edilemeyen bebeklerde ailelerin bu olayı fark ederek bebeklerini doktora götürmelerini sağlayacak bazı noktaları açıklamak istiyorum;

Bebeğin her iki kolunu eşit hareket ettirememesi,
O taraf kolda renk değişikliği ve şişlik,
Kıyafetlerini giydirirken o taraf kolun giydirilmesinde zorluk,
Yıkama sırasında o taraf kol kaslarında hissedilen yumuşaklık,
Kucağa alınırken bebeğin o taraf kolunun kayması, tespit etmede zorluk.
O taraf elin yumruk yapılamaması ( bebeklerde ilk bir aya kadar devam eden elin sıkıca yumruk yapılmasından ibaret olan yakalama refleksi, olması gereken bir reflekstir), parmak uzatılınca kavranmaması,
Köprücük kemiği üzerinde tek taraflı şişlik,

Daha büyük bebeklerde (1 ay ve sonrası);
Elin ağza götürülememesi,
Cisim ve oyuncakların hep tek elle kavranması,
Yüzükoyun yatırıldığında o taraf kolunu dışarıya çıkaramaması
Oturma dengesinin geç gelişmesi ve etkilenen kol tarafına bebeğin düşme eğilimi,
 


Bu gibi durumlarda ailenin bebeği hemen doktoruna ve gerekirse pediatrik nörologa ve ortopediste götürmesi gerekmektedir.

Brakial Pleksus tedavisi cerrahi + fizyoterapi yada yalnızca fizyoterapi olarak ikiye ayrılabilir.
Ameliyat gerekip gerekmediğine ileri tetkiklerle karar verilir. Ama cerrahi girişim yapılsa da yapılmasa da fizyoterapi uygulamaları çok önemlidir. Cerrahi yapılacak vakalarda ekip çalışması önemlidir ve ameliyat öncesi de rehabilitasyon programı sonrasında olduğu gibi devam etmelidir.


Ben sizlere mesleğim gereği yalnızca fizyoterapi rehabilitasyon yaklaşımlarından ve tedavi sırasında ailelerin dikkat etmesi gereken önemli durumlardan bahsetmeye çalışacağım.

Fizyoterapi-Rehabilitasyon:
Brakial Pleksus zedelenmelerinde iyileşme 1- 18 ay içerisinde en iyi şekilde görülür, bununla birlikte iyileşme;
* Sinir zedelenmesinin şiddetine,
* Tipine,
* Erken ve uygun cerrahi girişime,
* Erken başlanan rehabilitasyona,
* Ekip çalışmasına.,
* Ailenin aktif olarak rehabilitasyona katılmasına bağlıdır.

Doğumdan hemen sonra tespit edilen vakalarda kolu, sinirde ve çevre dokularda oluşan ödem ve olası kanama nedeniyle 1-2 hafta dinlendirmek gerekir. Eğer köprücük kemiğinde bir kırık ve zedelenme söz konusu ise dikkat edilmelidir. Bu aşamada sinir üzerine gerilimi önlemek amacıyla kol sarkık vaziyette tutulmamalı, kol hafif yanda ve dirsek hafif bükük tutulmalıdır. Bu dönemde cihaz önerilmemektedir. Eski yıllarda bu dönemde kol 90 derece yanda ve dışa dönük tam tespit yapılırdı. Son literatür çalışmaları, rijit bir tespitin omuz ve kol eklemlerinde limitlenmelerine ve omuz çıkıklarına yol açabileceğini vurgulamaktadır Bu nedenle, özellikle bebeğin kucağa alınması, kıyafet değişimi ve yıkanması sırasında kolun sarkması önlenmeli, sırt üstü yatış bu devrede tercih edilmeli, yatış sırasında kol yukarda bahsettiğim şekilde hafif yanda tutulmalıdır.
2 haftadan sonra egzersiz uygulamalarına geniş bir fizyoterapi değerlendirmesinden sonra geçilmelidir. Egzersizlerin amacı,
Kasların zayıflaması ve uzun süreli hareketsizliğe bağlı kaslarda oluşacak bozuklukların önlenmesi,
Eklem açıklığının devamının sağlanması ve limitasyonların önlenmesi,
Bebeğin motor gelişim geriliklerinin önlenmesi,
Kol ve elin fonksiyonel kullanımın sağlanması,
Omuz çıkıkları ve kas yaralanmasını önleyecek pozisyonlarının sağlanmasıdır.


Egzersizler ailelerin düzenli yapmaları amacıyla her alt değişimi sonrası olarak tavsiye edilir. Sayısını fizyoterapist çocuğun durumuna göre belirlemelidir.
Rehabilitasyon yaklaşımları her iki kolu da içine alarak yapılmalı ve oturma, emekleme gibi aktiviteler çalıştırılmalıdır.
Egzersizlerin yanı sıra gerekli durumlarda cihaz ve değişik fizyoterapi uygulamaları gerekebilir.
Düzenli kontrollerin ilgili doktor ve pediatrik fizyoterapist tarafından yapılması gerekir.

Özetle, doğum sırasında oluşan ve kolun fonksiyonlarını etkileyerek çocuğun ilerde kolunu kullanamaması ve diğer hareketlerde bozukluğu yaratan Brakial Pleksus zedelenmelerinde erken teşhis, uygun tıbbi müdahale, erken rehabilitasyon ve aile eğitimi çok önemlidir.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum.
Saygılarımla,
Yard. Doç. Dr. Mintaze Kerem,


Pediatrik Rehabilitasyon

Merhaba, Bu sayı için sizlere çalışma alanım olan ve Türkiye’de çocuk özürlerinde ilk sırada yer alan Serebral Paralizi konusunda bilgi vermeye çalışacağım. Bundan sonraki birkaç sayıda bu konu da sizlerden gelen sorularla yönlenecek, rehabilitasyonla ilgili ayrıntılı bilgiler veremeye devam edeceğim.

Serebral Paralizi (Beyin Felci) nedir?

Serebral Paralizi'nin (SP) literatürde bir çok tanımı vardır. Ancak çok genel anlamıyla bir tanım yapacak olursak, doğum öncesi, doğum sırasında ya da doğum sonrası herhangi bir nedenle beynin hasar görmesi sonucu oluşan motor (ve bazı durumlarda mental) bozukluktur. SP adale tonusunda bozukluk, anormal postür (duruş bozukluğu) ve bozuk hareket görünümüyle karşımıza çıkar. SP gelişimsel bir bozukluktur. Motor fonksiyonlarda bozukluğun yanında, duyu bozukluğu (sensory disfonksiyon), nistagmus, strabismus (gözde kayma, titreme gibi bozukluklar), zeka geriliği (mental retardasyon), davranış bozuklukları, öğrenme güçlükleri, dil-konuşma bozuklukları ve ağız-diş problemleri de görülebilir.

SP'nin tanımı ve tedavisinde önemli bir araştırmacı fizyoterapist olan Bobath, SP'yi "henüz gelişmemiş beyinde ortaya çıkan lezyonun santral (merkezi) sinir sistemi oluşumunu etkilemesi" olarak tanımlamaktadır.

Beyinde motor bölgenin (kol-bacakların tam kullanımı, yürüme, yemek yeme, merdiven çıkma gibi günlük yaşamı sürdürmeye yarayan hareket yeteneğini sağlayan beyin bölgesi) gelişimi 7-8 yaşlarında tamamlanır. Hamilelik döneminin başlangıcından 7-8 yaşlarına kadar beyinde oluşabilecek herhangi bir problem bu bölgenin fonksiyon bozukluğu olarak karşımıza çıkar. Ortaya çıkan tablo ise Serebral Paralizi olarak adlandırılır. SP'de beyin hasarı ilerleyici değildir. Fakat ortaya çıkan sorun ömür boyu devam eder.

SP'nin görülme sıklığı hakkında çok net bilgiler olmamakla birlikte, ABD'de ölçülen oranlar dünya geneli için bir kıyaslama olanağı verebilir; Amerika Serebral Paralizi Derneği'nin verilerine göre, ABD'de toplam nüfusun % 0.2'si (1000'de 2) SP'li. Buna göre ABD'de yaklaşık 1.000.000 SP'li var. Bu rakama her yıl 5000-7000 bebek ekleniyor. Ülkemizde ise bu konuda yeterli ve güvenilir bir istatistik olmamakla birlikte, toplam nüfus içerisindeki SP'li oranının %o 1.66 (600'de 1) olduğu tahmin edilmektedir. Buna göre Türkiye'de yaklaşık 700.000 SP'li bulunmaktadır.

Türkiye'de oranların fazla olması akraba evlilikleri, hamilelik döneminde geçirilen hastalıkların fazla olması ve bakım şartlarının yetersizliği, doğum şartlarının olumsuzluğu, bebek bakım hizmetlerinin yetersizliği, ilk çocukluk yıllarında bebeklerde bulaşıcı ve ateşli hastalıkların fazlalığı ve beslenme yetersizliği gibi nedenlere bağlanmaktadır.

SP nasıl erken teşhis edilebilir?

SP’li vakalarda fizik tedavi ve rehabilitasyonun başarısı için erken teşhis çok önemlidir. Aileler bebeğin gelişiminde en ufak bir gecikme ya da sapma gördüğünde, ya da aşağıdaki belirtileri gözledikleri durumda derhal doktora başvurmalıdırlar.

SP’nin habercisi olabilecek erken belirtiler:

1 aylık bebekte;
Sürekli ağlama
Emme bozukluğu
Israrlı ve sürekli kusma
Çevresinden gelen uyarılara cevap vermeme
Havale (Konvülzyon)

2 aylık bebekte (yukarıdakilere ek olarak);
Bulunması gereken reflekslerin kaybı
Kaslarda aşırı sertlik ya da gevşeklik

3 aylık bebekte;
Gözde kayma, titreme
Bebeğin sırtüstü, baş ve topuklar üzerinde yay gibi sert bir şekilde durması
Bebeğin gülmemesi, annenin yüzüne bakmaması

4 aylık bebekte;
Baş kontrolünün olmaması
Gözde odaklaşmanın sağlanamaması
Elin ya da ellerin beş parmak içte kalacak şekilde yumruk halinde tutulması
Kaybolması gereken reflekslerin devam etmesi

8 aylık bebekte;
Dönme ve oturma aktivitelerinin olmaması
El-göz koordinasyonunun yokluğu
Tekme atarken iki bacağın da itilmesi
Bebeğin bacaklarını uzatarak oturduğu pozisyonda vücudunun öne eğilmesi, bacakların birbiri üzerine binmesi

10 aylık bebekte;
Emeklemenin olmaması ya da her iki ayağın birden çekilerek, sıçrar tarzda emekleme
Ayağa kalkmada zorluk
İsmi ile çağrılınca tepki vermemesi
Ağızdan salya akması
Verilen yiyeceği ağzına almaması ya da ağzına götürememesi

1 yaşındaki bebekte;
Tutunarak yürüyememesi
Parmak ucuna basarak yürüme

SP’ye yol açan nedenler

Doğum öncesi, doğum sırasında ve doğum sonrası nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

Doğum öncesi nedenler:
Genetik durumlar
Hamilelik döneminde geçirilen enfeksiyonlar (Rubella, herpes).
Fetal anoksi (Bebeğin anne karnında oksijensiz kalması; beyin kanamasına neden olur.)
Plasentanın gelişim bozukluğu ya da erken ayrılması
Rh uyuşmazlığı (eritroblasis fetalis, hemolitik anemi, hiperbilurunemi) Metabolik hastalıklar (diabetes mellitus, hamilelik toksemisi)
Gelişimsel bozukluklar (vasküler ya da iskelet yapıda)
Beslenme bozuklukları, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı
Annenin enzim veya L-Dopa tedavisi görmesi
Akraba evlilikleri
Annenin aldığı ilaçlar (Zorunlu hallerde, doktor kontrolü dışındakiler)
Hamileliğin erken döneminde geçirilen tıbbi müdahaleler

Doğum sırasında oluşan nedenler:
Zor doğum (Anoksi), plasentanın erken ayrılması, plasenta previa, uzayan doğum.
İlaç sedasyonuna bağlı asfiksi nedeniyle beyin kan damarlarında kompresyon ve yırtılma
Prematüre (erken doğum), postmatüre (geç doğum)
Kordon komplikasyonları
Geliş anomalileri (makat doğum, ayaktan geliş)
Forseps ya da vakumla doğum

Doğum sonrası (post-natal) nedenler:
Düşük doğum kilosu
Vasküler hadiseler ve intrakranial hemoraji
Kafa travması
Ensefelopati
Toksik durumlar
Kardiak arreste (kalp durmasına) bağlı anoksi
Nöbetler (Konvülzyon, epilepsi)
Tümör
Viral ve bakteriyal beyin enfeksiyonları
Sarılık (Hiperbilirunemi)
Menenjit

SP'li çocuğun tedavi ve rehabilitasyonu

SP, tıbbi ve medikal yaklaşım(1) ve rehabilitasyon yaklaşımı(2) olarak iki yönlü ele alınmalıdır.

Tıbbi ve medikal yaklaşım:

Teşhisle başlar. SP teşhisi Pediatrik Nörolog başta olmak üzere, ilgili hekimler tarafından konulur. Teşhiste yardımcı olmak üzere EEG (Elektro Ensefalografi), EMG (Elektro Myografi), SEP (Somatosensoryel Evok Potansiyel), VEP (Visuel Evok Potansiyel), MR (Magnetik Rezonans) gibi ileri tetkiklerden yararlanılabilir.

SP'li hastada direk SP'ye yönelik etkin bir ilaç yoktur. Ancak hastalıkla seyreden konvülzyon (havaleler) ve epilepsi için yaygın şekilde ilaç kullanılmaktadır. Bunun yanında kaslardaki aşırı sertliği önlemek için de bazı ilaçlar kullanılmaktadır.

Rehabilitasyon yaklaşımları:

SP'li çocukta bir çok sorun bir araya gelerek aile ve çocuk için yaşamı güçleştirir. Bu nedenle problemlerin iyi bir şekilde tanımlanması çok önemlidir. Ancak bilimsel ve bilinçli yaklaşım SP'li çocuğun daha bağımsız bir yaşama kavuşmasını sağlayabilir. SP'li çocuğun klinik tablosu, SP'nin nedenine, lezyonun şiddetine, şekline ve diğer komplikasyonların olup olmadığına bağlı olarak çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bu nedenle her çocuğun tedavi ve rehabilitasyon programı farklılıklar içerir. SP'li çocuklarda görülen problemlerin en aza indirilmesi ve onların topluma kazandırılması çok yönlü bir rehabilitasyon programıyla sağlanabilir. Ailenin eğitiminden, çocuğun fiziksel çevresinin düzenlenmesine kadar bir dizi sorun hesaba katılmak ve rehabilitasyonun alanı içine dahil edilmek zorundadır.

SP'li çocukta rehabilitasyonun amaçları:

Çocuklarda görülen hareket bozukluklarını en aza indirmek.
Oluşabilecek kas-iskelet sistemi bozukluklarını önlemek, postür bozukluklarının oluşmasını engellemek
Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız davranabilmeyi sağlamak
Yardımcı araç, gereç ve cihazları belirlemek
Eğer SP tablosuna eşlik eden, görme, işitme, konuşma ve zeka problemleri varsa bunların en aza indirilmesini sağlamak
Aile eğitimi vermek ve SP'li çocuğun eğitimi konusunda aileye yol göstermek
SP'li çocuğun yaşayacağı mekanların düzenlemesine yapmak

Rehabilitasyon Ekibi:

Fizik ve tedavi ve Rehabilitasyonun her alanında olduğu gibi, SP'li çocukların rehabilitasyonu da bir ekip tarafından yürütülür.

Bir SP rehabilitasyon ekibinde şu uzmanlar yer alır;
Doktor (Pediatrik Nörolog, Ortopedist, Pediatrik Cerrah, Çocuk Psikiatristi, Beyin Cerrahı, Kulak Burun Boğaz Uzmanı.... Hastalığın klinik yapısına göre bunlardan biri ya da bir kaçı)
Fizyoterapist
İş-Meşguliyet Terapisti
İşitme-Konuşma Terapisti
Psikolog
Çocuk Gelişim Uzmanı
Odyolog
Özel Eğitim Uzmanı

SP'li çocuklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon asıl olarak Fizyoterapist, İş-Meşguliyet Terapisti ve İşitme-Konuşma Terapisti tarafından yürütülür. Yapılan bir çok araştırmaya göre SP tedavi ve rehabilitasyonunun 1 yaşından önceki dönemlerde başlamasının sonuç alınmasını kolaylaştırmaktadır.

SP rehabilitasyonuna erken dönemde başlanması SP'li çocukta anormal kas tonusunun düzenlenmesi, normal motor gelişimin sağlanmasını kolaylaştıracak kas yapısındaki bozukluk nedeniyle oluşabilecek postür bozukluğu önlenebilecek ve çocuğun fonksiyonel olarak bağımsızlığı sağlanacaktır.

SP'de rehabilitasyon programı;
Egzersiz tedavisi Ortez (cihaz) uygulamaları
Ev programı ve aile eğitimi
El-göz koordinasyonu sağlanması
Uygun yardımcı araç gerecin belirlenmesi
İşitme-konuşma terapisi
Yemek yeme, giyinme oyun aktiviteleri gibi aktivitelerin eğitimini içerir.

Tüm bu uygulamalar, özellikle egzersiz uygulamaları deneyimli fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır. Bilinmesi gereken en önemli şey SP tedavi ve rehabilitasyonunun çok uzun süren bir süreç olduğudur. Bebeğin büyümesiyle birlikte rehabilitasyon uygulamaları da devam eder. Rehabilitasyon çocuk bağımsız (ya da en az bağımlılıkla) yaşama yetisini kazanana kadar devam etmelidir.

Rehabilitasyon sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şunlardır;
Egzersizler aile tarafından öğrenilmeli ve evde tekrar edilmelidir.
Egzersizler çok uzun ve sıkıcı olmamalıdır.
Oyun aktiviteleri ile birleştirilerek yaptırılmalıdır.
SP'li çocuklarda mental ve duyusal engeller yüzünden genellikle yetersiz olan iletişim kurma yeteneğini arttırmak için sesli ve renkli oyuncaklar ya da objeler kullanılmalıdır.
SP'li çocuğun kontrolü en az 3 ay aralıklarla, pediatrik nörolog, pediatrist, gerekirse ihtiyaç duyulan uzmanlık alanlarındaki hekimler, fizyoterapist, iş-meşguliyet terapisti, odyolog, çocuk gelişim uzmanı ve psikolog tarafından yapılmalıdır.

Normal çocuk gelişimi izlenerek, SP'li çocuğun bu gelişimi yakalaması için ailenin çaba göstermesi gerekir. Ancak SP'li bir çocuğun sınırlılıkları iyi bilinmeli, normal bir çocukla kıyaslanmamalıdır. Fakat SP'li çocukta gelişimi sağlayabilmek için de erken yaşlardan başlayarak dil ve sosyal gelişim üzerinde durulmalıdır. SP'li bebeklerin taşınması terapistin gösterdiği şekilde destekli ve çevre iletişimini sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Oturma, emekleme, ayakta durma gibi motor gelişim aşamaları terapistin uygun gördüğü zamanlarda başlatılmalıdır. SP'li çocuğun beslenmesi sırasında uygun oturma ortezleri (yardımcı cihazlar) ve destekli sandalye kullanılmalıdır. SP'li çocuğun etkilenme tipine göre beslenme şekli ve tipi de değişecektir. Bu konuda bir diyetisyenden bilgi alınmalıdır. Beslenme sürece sıvı yiyeceklerden katı yiyeceklere doğru ilerlemeli, beslenme pozisyonları terapistten uygulamalı olarak öğrenilmelidir. SP'li çocuk mümkün olduğunca uygun bir kaşık ile beslenmelidir. Okul çağına gelen çocuklar fiziksel özürlerine rağmen özel bir eğitim kurumunda eğitime başlatılmalıdır. Zeka problemi, algılama problemi olan çocukların eğitimi için özel eğitim uzmanlarının yardımı şarttır. Yürümeye başlayacak SP'li çocuklarda ayakkabı ve gerekiyorsa yürüme cihazının tipine karar vermek önemlidir. Bu seçim fizyoterapist kontrolünde yapılmalıdır.

SP'li çocuklarda değişik psikolojik bozukluklar oluşabilir. Aile ve çevreyle uyumda zorlanan çocuklar için psikologlardan yardım alınmalıdır.

SP'li çocukların evde sürekli bakıcılar ya da ebeveynlerle kalmaları doğru değildir. Normal çocuklarla da iletişim kurabileceği ortamlar yaratılmalıdır. Havale (konvülzyon) geçiren çocuklar için muhakkak pediatrik nöroloğo başvurulmalıdır.

SP'li çocuklar da diğer çocuklar gibi bir çok ihtiyacı olan çocuklardır. Ayrıca çoğu SP'li çocuk diğer çocuklar gibi gelişebilir. SP'li çocuklar aşırı koruma altına alınmamalı ve yapabilecekleri aktivitelere fırsat tanınmalıdır.

SP fiziksel bir özürdür. Az oranda zeka yetersizlikleri, görme, konuşma, işitme ve algı bozuklukları fiziksel özüre eşlik etse de ilerleyici değildir. Bilinçli bir yaklaşım ve etkili rehabilitasyon ile yetersizlikleri en aza indirmek mümkündür.

Tüm çocuklara sağlıklı günler diliyorum.
Yard. Doç. Dr. Mintaze Kerem,
Fizyoterapist
Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu Öğretim Üyesi

Bu arada bir noktaya açıklık getireyim: doğrusu sezeryandır. Sezeryan türkçe bir kelimedir, daha doğrusu türkçeleştirilmiştir. Bizim buradaki kurslarda sezaryen diyenlerin ağzına biber sürüyorlar, sezaryan deyince de "eh hadi olsun bu seferlik bakalım" diyorlar. Onu da söyleyeyim. Amerikalılara özeniyorsanız "sezaryın" deyin, fransızlara özeniyorsanız da amerikan kelimesini ameriken şeklinde kullanın. Siz en iyisi bu konuya fazla kafa yormayın ve bu konudaki sorularınızı bana değil Kağan'a yollayın.


--------------------------------------------------------------------------------

Bize sorulsa belki biz de muhtemelen ikiye bölüneceğiz. Ben mesela normal doğum istiyorum. Neden, çünkü bir arkadaşım vardı, geçenlerde sezeryanla doğdu, annesini ilk gördüğünde annesi hala baygın bir şekilde yatıyormuş ve bu çocuk iki saat aç beklemiş, düşünseniz ya iki saat. En azından bari spinal veya epidural ya da herneyse öyle anestezi verselerdi de çocuk aç kalmasaydı...

Burada bir arkadaş var, kendisi biraz iri yapılı (laf aramızda tosuncuk, 38. haftaya geldi 4000 gram geliyor...)). Bu çocuk sezeryan istemekte haklı, sığmıyor işte doğum kanalına, annesinin boyu 1.60.
Başka bir arkadaş var burada, "ben yan duruyorum bir türlü başaşağı gelemedim." diyor, bu da sezeryan istemekte haklı...
Bir de burada ikizlerimiz var, bunlar tüp bebekle oluşmuşlar. O kadar komikler ki, biri başaşağı duruyor, biri başyukarı, her taraf kol-bacak, kordon dolu. Birisini hıçkırık tuttuğunda diğerini de tutuyor, birisi uyurken diğerinden bir tekme yiyor uyanıyor, gerçekten hoş bir ikili oluşturmuşlar. İyi ki aralarında bir zar var, o da olmasa iyice birbirlerine girecekler. Onlar bakalım ne şekilde doğacaklar...

Size komik bir olay daha anlatıyım. Geçenlerde bizim bir arkadaşın annesi ultrasona giriyor. Klasik cinsiyet baktırma olayı. Bizimkisi de bu olaya karşı, anne ve babasına sürpriz olsun istiyor. Ve genital bölgesini öyle bir kapatıyor ki, zavallı doktor bakmış bakmış bulamamış, sonra da kafayı yemiş.:)) İşte böyle, biz istemezsek cinsiyeti göstermeyiz.

Bizim bir arkadaş var, 42. haftası dolmuştu, ama hala doğmak istemiyordu, tabii rahat yeri buldu, sıcacık, istediği herşey geliyor, fakat geçenlerde sıvısı azalmaya başlayınca panik oldu hemen ağrıları başlattı ve doğdu.

Benim doğumuma ne kadar kaldığını merak edenler olacaktır. Hiç acelem yok, belki hep burada yaşarım, bilemiyorum şimdiden.

Biraz da heyecanlıyım galiba. Nasıl olacak acaba? Bir abimiz doğum sonrası gönderdiği e-mail'de doğum olayını şöyle tarif etmişti:

"Birden etrafında bir baskı hissediyorsun, adeta etrafındaki duvarlar kasılarak üzerine üzerine geliyor. Sonra tekrar gevşeme sonra tekrar kasılma. Bir tünele giriyorsun ve burada ilerlemeye başlıyorsun. Tünelde etrafta tümsekler çukurlar falan var, başını öyle bir hareket ettirmelisin ki o tümseklerden geçebilesin. ("Aslında oldukça zevkli bir deneyim. Bilgisayar oyunu gibi") Sonra birden etrafındaki su kesesi açılıyor, çıkışa yaklaştığını hissediyorsun. Biraz daha ilerlediğin zaman artık sesleri daha net duymaya başlıyorsun. "Ikın, derin nefes al." gibi sesler duymaya başlıyorsun. Sonra başın dışarı çıkıyor, iki el sana uzanmış seni bekliyor sen "tamam yardım geldi" diyorsun, eller seni çıkarıyor, ancak sonra popona şaplağı yiyorsun ve ağlamaya başlıyorsun. Sonra seni sıcacık bir yere yatırıyorlar. Başında garip giyimli bir şahıs. "Annem nerde?" diye ağlaman üzerine seni sarıyorlar ve annene teslim ediyorlar. "

Herşey iyi de şu şaplak olayı olmasa daha iyi olurdu. Aslında şaplak yerine ayak altlarını gıdıklama şeklinde uygulayan merkezler varmış, ben anneme söyleyeyim de beni orada doğursun. Şaka, şaka... Dünyaya ilk geliş ilk soluk için bu uyaran gerekli, hem şaplak değil daha çok sıvazlama şeklinde, ben biliyorum. Dünya böyle işte birşeyden çok aşırı korkanlar o olayı yaşadıktan sonra aynı olayı yaşayan ve korkmayan insanlara tahammül edemiyorlar ve o yüzden aslında olmayan şeyleri abartarak anlatıp korkutmaya çalışıyorlar. Bunu benim annemde de denediler, başarılı olamadılar, o bilgiyi kaynağından almayı ve güvenilir olanı almayı tercih ediyor.

Bu kadar gevezelik yeter, ben birazdan annem ve babamla bizim doktora gidiyorum. Bakalım bu sefer neler söyleyecek doktor.