*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: S A Ğ L I K L I YAŞAMANIN PÜF NOKTALARI  (Okunma sayısı 1029 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
S A Ğ L I K L I YAŞAMANIN PÜF NOKTALARI
« : Aralık 23, 2017, 02:08:58 ÖS »
S A Ğ L I K L I   YAŞAMANIN PÜF NOKTALARI
 
MÜKEMMEL BİR GÜN GEÇİRMEK İÇİN
 
  DOĞRU HAREKET YANLIŞ HAREKET
YATAKTAN
KALKARKEN Yavaş hareket edip, kasları harekete geçirmek. Pencereyi açmak. Hızla hareket kas tutulması yapar. Uyanınca yatakta fazla kalmak.
BANYO YAPARKEN Ilık duş ve çıkışta soğuk su dökünmek, vücuda oksijen yükler. Sıcak su, banyoda çok kalmak. Vücudu ve saçları kurutmamak.
KAHVALTI YAPARKEN Bir bardak ılık su. Kepekli tost ekmeği, yoğurt, meyve, kahve. Çok yağlı yiyecek, sucuk, pastırma, sosis, kremalı kahve içmek.
İŞE GİDERKEN Yürüyecek mesâfeyi uzatmak. Kol ve bedeni hareket ettirmek. Kapının önüne kadar arabayla gitmek. Asansörle inip çıkmak.
İŞ YERİNDE Aydınlık, güneşli ve geniş mekân. Masada çiçek bulundurmak. Masada kambur oturmak, etrafa bakmamak, vücudu germemek.
ÖĞLE YEMEĞİ Az ekmek, beyaz et, patates.
Bol salata gerginlik ve stresi azaltır. Bol ekmek, çok yemek, kolalı içecekler. Ayakta aparatif şeyler atıştırmak.
ÖĞLEDEN SONRA Biraz uyumak veyâ dinlenmek. Derin derin nefes alıp vermek. Tuzlu krakerler, bisküviler, tatlı veyâ benzeri şeyler yemek.
MASA BAŞINDA Geri yaslanıp derin nefes almak. Bacak kaslarını gerip bırakmak. Saatlerce kambur kambur oturmak. Sürekli aynı yere bakmak.
AKŞAM YEMEĞİ Az ekmek, sebzeli yemek, beyaz et, salata ve çeşitli meyveler. Mikrodalgadan çıkan yiyecekler.Yatmadan az önce yemek yemek.
YATMA ZAMANI Sessiz ve az karanlık oda. Kafadaki düşünce ve problemleri atmak. Çok yumuşak yatak ve kalın yastık. Yüzükoyun ve geç yatmak

DÜZENLİ SPOR
 
Güç ve kuvvet artar.
Solunum verimliliği artar.
Zindelik ve kendine güven artar.
Kandaki kolesterol seviyesi azalır.
Genç görünmeye yardımcı olur.
Sırt ağrıları azalır.
Tansiyon azalır.
Stres, gerginlik ve depresyon azalır.
Kalbin verimliliği artar.
Kas gücü verimliliği artar.
Dinlenirken kalp atışı azalır.
Kalp krizi ihtimâli azalır.
Vücuttaki yağ azalır.
Daha ince olmayı sağlar.
Yıllarınıza sağlıklı, tatlı bir hayat katar.
İş ve diğer faaliyetlerdeki verimlilik artar.
Daha olumlu bir kişilik kazandırır.
Hayatınızdan daha çok zevk almanızı sağlar.
 
ANNE SÜTÜ EŞSİZ BİR BESİNDİR
 
Şişli Etfal Hastanesi Çocuk Kliniği şefi Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu diyor ki:
Bütün olumsuzlukları yok eden anne sütü, olağanüstü bir besindir. İhtiyaç duyulan bütün besin maddeleri anne sütünde mevcuttur. Hiçbir sanayi maması veya gıdalar anne sütü ile kıyaslanamaz. Doğumun ardından ilk 10 dakika içinde hemen verilebilir. Bebeğe ilk 4-6 ay arasında verilecek anne sütü; bronşit, ishal, bağırsak hastalıkları, anemi, solunum yetersizliği, enfeksiyon, kansızlık, alerji, bulaşıcı hastalıklar, hatta aşırı şişmanlık olarak bilinen obeziteden korur. Anne eğer yeterli besleniyorsa, ilk 4-6 ay bebeğe vitamin ve su bile vermeden sadece anne sütü kâfi gelir. Emzirme sırasında anne-bebek yakınlaşmasının bebekte uyandırdığı güven hissi yanında, sütün en steril şartlarda sunulması, anne sütünü eşsiz bir besin maddesi yapmaktadır.
Anne sütü; protein, yağ, karbonhidrat ve mineral ihtiva etmesinin yanı sıra, bileşimindeki enzimleri ve üstün fiziko-kimyasal özellikleriyle, bebeğin sütten en iyi şekilde yararlanmasına imkân sağlar. Anne sütü ile beslenen bebekler, Türkiye'de ve bütün dünyada normal bir büyüme ve gelişme gösterir.
Bütün bunlara karşılık, anne sütünün yerine çeşitli sebeplerle verilen inek ve başka sütler, bebekler için uygun besin değildir ve sindirimi de zordur. Eğer uygun şekilde yerine konulmazsa, inek sütü verilen bebeklerde C ve D vitamini eksikliği, raşitizm, bakır eksikliği ve demir eksikliğine bağlı anemi görülmesi kaçınılmazdır.Türkiye 7.2.2000

UYKU TÂMİRCİDİR
 
Uyku, insan vücudunu tatlı tatlı tâmir eder. Uykuda bütün vücut, kalp atışından tansiyona kadar her şey yavaşlayıp düştüğü için dinlenir. Yeni bir güne sadece kemikler ve adaleler değil, bütün organlar, âdeta yenilenmiş olarak başlar. Uyku ne kadar tatlıysa, uykusuzluk da o kadar keyif kaçırıcıdır. İyi uyuyamayan kişi, yataktan bitkin bir hâlde kalkar. Çalışmak için enerji toplayamadığından da, verimli olamaz.

HÂRİKA MEYVE: KİVİ
 
Son yıllarda manav ve marketlerde satılmaya, hattâ Türkiye'de de yetiştirilmeye başlanan kivi, bir C vitamini deposudur.
Anayurdu Çin olan kivinin bir tanesinin sahip olduğu C vitamini, bir insanın alması gereken günlük C vitamini ihtiyacından bile fazladır.
Amerika'da bu hârika meyve üzerinde yapılan araştırmalar, kivinin birçok derdin devâsı olduğunu ortaya çıkardı. İşte bunlardan bazıları:
Kolesterol seviyesini düşürür.
Karaciğeri çalıştırır, safra ifrazatını çoğaltır.
Kanı temizler.
Göğüs hastalıklarının tedavisinde çok faydalıdır.
Grip ve soğuk algınlığının çabuk atlatılmasını sağlar.
Kan basıncını ayarlar, tansiyonu düşürür.
Kadınlarda göğüs kanserini önler.
Vücudun direncini artırır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

LİMON İLÂÇ GİBİDİR
 
Hârika bir C vitamini deposu olan Limon, tâbiri uygunsa "Vücudumuzun doktoru." gibidir. İşte birçok derdin şifası limonun bâzı faydaları:
Kalbi ferahlatır,
Temreyi geçirir,
İdrar söktürür,
Hazmı kolaylaştırır,
Tansiyonu düşürür,
Damar sertliğini giderir.
Mide bulantısını giderir,
Grip ve nezleye şifa verir,
Diş etlerini kuvvetlendirir,
Baş dönmesini durdurur, Damar tıkanıklıklarını açar,
Gıda zehirlenmelerini önler,
Karaciğer için çok faydalıdır,
Böbrek tıkanıklıklarını giderir,
Bademcik iltihaplarını geçirir,
Felç hastalarına tavsiye edilir,
Bağırsak ve idrar yollarını temizler,
Sivilceleri giderir, cilde güzellik katar,
Zehirli hayvan sokmalarına karşı panzehirdir.

KAN GRUPLARI
 
Türkiye'deki insanların kan grubu oranları ortalama şöyledir:

Kan Grupları %
A RH Pozitif   29.5
0 RH Pozitif 27.5
B RH Pozitif  13.0
A RH Negatif 8.4
AB RH Pozitif 6.8
0 RH Negatif  6.3
B RH Negatif 6.1
AB RH Negatif 2.4

SAĞLIKLI SÜT İÇMEK HERKESİN HAKKIDIR
 
Her bakımdan tam bir gıda olan süt içmeyi alışkanlık hâline getirmek lâzımdır. Batıda bu işe çok önem verilmektedir. Sütün, doğal özelliklerini ve besin değerini kaybetmeden, sağlıklı bir şekilde tüketiciye sunulması için Pastörizasyon veya Ultra Pastörizasyon işlemlerinden geçmesi ve sağlıklı bir şekilde ambalajlanması gerekir.
Pastörize Süt: Sütün 720C-750C de, 15-20 saniye ısıtıldıktan sonra, hemen 50C ye kadar soğutulması işlemidir. Pastörizasyon işlemi ile insan sağlığına zararlı bakteriler yok edilir. Pastörize sütlerin özellikleri:
1- İçinde katkı maddesi bulunmaz,
2- Cam şişelerde günlük satılır,
3- Besin değerini 2-3 gün korur.
Ultra Pastörize Süt: Sütün, 1350C de, 2-6 saniye ısıtılarak, hemen 200C ye kadar soğutulması işlemidir. Ultra Pastörizasyon işlemi ile, hem insan sağlığına zararlı bakteriler, hem de sütün bozulmasına sebep olan bakteriler yok edilir. Evde kaynatıldığında besin değerini kaybeden süt, bu yollarla besin değerini kaybetmeden sağlıklı bir şekilde müşteriye sunulur. Bunların özellikleri:
1-İçinde katkı maddesi bulunmaz,
2-Aseptik karton kutularda satılır,
3-Özelliklerini ve besin değerini, açılmadıkça en az 4 ay korur,
4-Oda ısısında muhafaza edilebilir.

SARMISAK
 
Sarmısak çok faydalıdır. Başta, tam bir antibiyotik yani, mikrop öldürücüdür. Dizanteri, kabızlık, kanser, bronşit, verem, siyatik, astım, varis vs. hastalıklara çok faydalıdır. Ayrıca; - Dolaşım bozukluğunu giderir.
- Solucan, tenya, şerit düşürür.
- Mide, bağırsak gazını giderir.
- Kalb rahatsızlığını giderir.
- Eksoz gazına panzehirdir.
- Mesane taşlarını düşürür.
- Böbrek taşına mâni olur.
- Cilt hastalıklarını önler.
- Bağırsakları yumuşatır.
- Damar sertliğini önler. - Güç ve kuvveti arttırır.
- Romatizmayı hafifletir.
- İnsana canlılık verir.
- Tansiyonu ayarlar.
- Hazmı kolaylaştırır.
- Ateş düşürücüdür.
- Yorgunluğu önler.
- Balgamı söktürür.
- İştah açar.
 
KALBİN ÜÇ DÜŞMANI
 
1-Yüksek Tansiyon: Tansiyon, kalbimizin kasılması esnasında, kanın damarlara pompalandığında, damarlar üzerinde yaptığı basınçtır. Kalp kasıldığında, damarlardaki basınç büyük tansiyon, gevşediğinde damarlarda hissedilen basınç küçük tansiyondur. Büyük tansiyon 140 mm Hg, küçük tansiyon ise 90 mm Hg'den fazla ise tansiyon yüksek kabul edilir.
Belirtileri: Sabah uyanıldığında ense bölgesinde ağrı, bazen baş dönmesi, çarpıntı, çabuk yorulma gibi şikâyetler.
2-Kolesterol: Özellikle hayvansal gıdalarda bulunan ve fazla miktarda alındığında damar iç yüzeyine yapışan kolesterol isimli bir yağdır ki, esnek olan damarlarımızın esnekliğini azaltır ve damar duvarında birikerek damar boşluğunu daraltır.
3-Şeker Hastalığı (Diyabet): İnsülin isimli pankreastan salgılanan hormon, besinlerle alınan glikoz adlı şekeri, vücudun kullanması için, kandan dokulara verir. Şeker hastalığında insülin bu görevini yapamaz ve kanda glikoz artar. Kan şekeri normal seviyelerde tutulamadığında göz, böbrek, sinir sistemi ve daha birçok bölgede tedavisi mümkün olmayan hasarlar meydana getirir.
Belirtileri: Çok su içme, sık ve bol idrar, sık acıkma, aşırı yemek yeme, yorgunluk ve hâlsizlik.
Aç karnına kan tahlilinde 126 mg/dl üzeri çıkarsa, şeker hastalığına işârettir. Şeker hastalığı ömür boyu devam eder. Kalp için zararlılar:
Sigara ve içilen yer,
Gerginlik ve stres,
Hareketsizlik, kirli hava.
Sağlıksız beslenme,
Alkol ve tuz kullanma,
Hayvanî yağ, kırmızı et,
Hamur işi ve kızartma, Hazır besinler,
Aşırı şişmanlık,
Şeker ve tuz,
Fazla yumurta,
Sosis, hamburger.
Kalp için faydalılar:
Yeşil sebze ve meyve,
Tahıl ve baklagiller. Kepekli ekmek,
Balık ve tavuk,
Yağsız yoğurt ve süt,
Sıvı yağlar,
Egzersiz hareketler,
Temiz hava,
Düzenli bir hayat.
 
YÜRÜYÜŞ
 
Günde bir müddet yürüyüş yapmak, insan vücudu için çok faydalıdır. Yürümek hazmı kolaylaştırır, iştahı arttırır, sinirleri dinlendirir. Bunun için her yaştaki insan yürümekten sayısız faydalar sağlar. En sıhhatli ve dinç ihtiyarlar, fazla yürüyen insanlar arasında olur. Bedenin ve adalenin kuvvetini de arttırdığı için, hamile kadınlar için de çok faydalıdır.
Yürüyüş yaparken, ayakkabı altlarının düz ve geniş olmasına, giyeceklerin de hafif olmasına dikkat etmelidir.

ZAYIFLAMAK İÇİN
 
Günde en fazla üç öğün ve azar azar yiyin!
Yavaş yavaş ve iyi çiğneyerek yutun!
Yemekten beş dakika önce bir bardak ılık su için!
Tuzu azaltın!
Yemek tabağı küçük olsun!
Bol salata ve sebze yiyin!
Yağlardan uzak durun!
Az ekmek yemeye çalışın!
Tatlıyı ve eti azaltın!
Kızartmaları azaltın!
Öğün haricinde birşeyler atıştırmayın!
Hareket ve yürüyüş yapmaya çalışın!

SİNDİRİM BOZUKLUKLARI
 
Sindirim bozuklukları, genellikle kötü alışkanlıkların sonucudur. Belirtileri; midede ağırlık, ekşime, aşırı asidite, yanma, bulantı, uyuklama, baş ağrısı, kusma v.b. Kötü sindirilmiş besin mideden geçtikten sonra bağırsaklarda şu belirtiler başlar: Gaz, şişkinlik, kabızlık veya ishal.
o İyi ve yavaş yavaş çiğnenmeyen bir besin sindirim organlarında ekşir.
o Yemekte içilen sıvılar mideyi şişirir ve yorar. Bir bardak su içilebilir.
o Çok yemek, kötü sindirimin başlıca sebebidir. Doymadan kalkmalıdır.
o Normal bir sindirim için 4-5 saat bir zaman gerekir. Haftada bir gün olsun sindirim organları dinlenmeli.
o Öğün arasında yemek, mideyi yorar ve sinir rezervlerini tüketir. İkindi kahvaltısı yetişkinler için gereksizdir.
o Yorgun, uykusuz ve sinirliyken yemek, sindirime yardımcı olamaz.
o Kavga, tartışma, aşırı heyecan, hırs, nefret, kin gibi olumsuz duygular sindirim organları üzerinde kötü etki yapar.
o Ateşliyken yemek, ateşin yükselmesine sebep olur.
o Yemekten sonra hemen yatmamalıdır.
o Fazla baharat, hardal, sirke, karabiber... midenin kimyasal bileşimini bozar.
o Ham meyveler, aşırı asitli olduklarından, kaçınmalıdır.
o Bozuk besinler, mikropların üremesine ve sindirim bozukluğuna yol açar.
o Isıtılmış yemekler zamanla karaciğer, böbrek, safra kesesi ve bağırsakları olumsuz etkiler.
o Kızartmaların sindirimi ağırdır.
o Aşırı miktarda şeker, sindirim bozukluğuna yol açar.
o Besinlerdeki uyumsuzluk, sindirim zorluğuna sebep olabilir.
o Çay, kahve, kakao... sindirim sisteminin dengeli çalışmasını bozar.
o Aynı öğünde birçok çeşit yemek, sindirimi yokuşa sürer.
o Çiklet ve benzerleri, midedeki asidin çoğalmasına sebep olur.

KALBİN HOŞUNA GİDEN YİYECEKLER
 
Son yıllarda artan kalp hastaları, bol bol lifli maddeler yemelidir. Kepek, çavdar ürünleri, taze meyve ve sebzeler, lifli maddeler için en zengin kaynaklardır. Lifli besinler kolesterol ve yağ miktarını da azaltır.
Sık sık balık yenirse, damarlarda yağ birikmesini önler.
Bol magnezyum bulunan fındık, fıstık, baklagiller gibi yiyecekler yemek de ihmal edilmemelidir. Magnezyum, kalbin fonksiyonunu dengede tutar ve adalelere enerji sağlar.
Bol ıspanak yenmeli ki, bu yeşil sebzede bol miktarda folik asit ve B6, B12 vitaminleri vardır.

AĞIZ KOKUSU
 
Ağız kokusunun çeşitli sebepleri vardır. Çoğunlukla fena ağız kokusunun sebebi (%90 oranda) ağız içi kaynaklıdır. Diğer sebep ise mide-bağırsak yahut üst solunum yolu rahatsızlıklarıdır. Bunlara ilâveten özellikle çocuklarda bağırsak parazitlerine bağlı daha çok sabahleyin gözüken ağız kokusu meydana gelebilir. Bâzı sistemik hastalıklarda da (diyabet gibi) fena koku görülmektedir.
Ağız içi kokusunun sebepleri:
1- Kokulu yiyecekler,
2- Diş çürüğü,
3- Diş eti-kemik dokusu hastalıkları,
4- Sürekli ağız kuruluğu,
5- Sigara kullanma,
6- Ağzın kötü bakımı.
Yediğimiz gıdalar solunumumuzu etkiler; özellikle soğan, sarmısak gibi yiyecekler kan dolaşımımıza geçerler. Oradan da akciğerlere transfer edilip nefesimizle dışarı atılır.
Diş fırçalama, diş ipi kullanımı, ağız gargaraları ve sakız çiğneme, kokuyu sadece geçici olarak maskeler. Düzenli ağız bakımı olmazsa, gıda artıkları dişler arasında, dilin ve dişetlerinin üstünde birikerek ağızda kalır; belli bir süre sonra kokuya sebep olur. Protezlerin de iyi temizlenememesi fena kokuya sebep olabilir. Diş eti ve çevre kemik dokusu sağlığı bozukluğunun da en önemli habercisi, fena ağız kokusudur.

POLEN HÂRİKA BİR İLÂÇTIR

Polen; arıların, çiçeklerin ortasında bulunan tozlarını, larvaları ve ana arıyı beslemek için arka ayaklarına özel bir salgı ile toplayarak, kovanın önünde bulunan polen tuzağı denilen kutulara bıraktıkları maddedir. Bu tozlar kurutularak hazır hâle getirilir.
Polen hârika besinlerin en üstünüdür. Bütün vitaminler, yağ, protein, şeker, mineral, doğal hormon gibi maddeler bulunur. Ayrıca 27 çeşit madensel tuz, 22 çeşit amino asidi yanında; A, B, B1, B2, B3, B5, B6, B7, B8, B9, B10 vitaminleri de ihtiva eder.
Başta kanser olmak üzere, kalp-damar ve karaciğer, romatizma, sedef, ekzama, sivilce, saç dökülmesi, cilt lekeleri, prostat, göz, astım, bronşit, ülser, bâsur, felç, kansızlık, beyin, ruh ve sinir hastalıklarında; çocuk gelişiminde; beyin ve vücut yorgunluklarında kullanıldığı gibi; zayıflık-şişmanlık, kabızlık-ishal gibi birbirine zıt olan hastalıklarda da kullanılır. Kandaki alyuvar sayısını %25 ve hemoglobini %15 oranında arttırır.Günde bir çay kaşığı, süt, çay, kahve ile birlikte, yahut çiğneyerek doğrudan doğruya alınabilir.

SİGARAYI BIRAKINCA
 
       Sigarayı bırakınca neler oluyor:
* 20 dakika sonra, kalp atışları düzene giriyor ve vücut ısısı sigara içmeyen bir insanla eşitleniyor.
* 8 saat sonra, kandaki karbondioksitin %95'i temizleniyor.
* 24 saat sonra, kalp krizi riski azalıyor, sağlıklı insana yakın duruma geliniyor.
* 2 gün sonra, tat ve koku alma normal insan gibi hassaslaşıyor.
* 3 gün sonra, nefes almak hissedilir derecede iyileşiyor.
* 3 ay sonra, akciğerler %30 daha fazla çalışıyor; içerisindeki kiri de atmaya başlıyor.
* 1 sene sonra, kalp kafesinden hastalanma rizki %50 azalıyor.
* 10 sene sonra, akciğer kanseri olma ihtimali hiç sigara içmeyen bir insanla denk oluyor.
* 15 sene sonra, kalp ve tansiyon hiç sigara içmemiş gibi normalleşiyor.  Türkiye Gazetesi 29.04.2000

KEPEK DEYİP GEÇMEYİN
 
Kepek, vitamin ve minerâl madde bakımından pek çok zengindir. Diğer bâzı faydaları da şöyledir:
Kepekli ekmek, çiğneme müddetini uzatır. Tükürük salgısını da arttırdığı için fazla gıda alımını önler.
Midede fazla kalacağı için çabuk acıktırmaz. Bağırsaktaki geçişleri ise hızlandırır. Kabızlığa faydası olur.
Kepek suda çözülmez. Gıdalar içerisinde karbonhidrat ve yağlı maddelerin emilmesine kısmen mâni olur. Kan şekeri ve kan yağları üzerine müsbet tesir yapar. Kepek ve posalı gıdalar sindirim sisteminde kanserin meydana gelmesini azaltır.
Kepekteki fitik asit, kalsiyum, demir ve çinko elementlerinin fazla emilmesini azaltır. Kepekli un mayalanırsa, bu zararlı etkisi kaybolur.
Bol kepekli ekmeklerin kalori değeri azalmakta, buna karşılık vitamin ve protein değeri artmaktadır. Bu sebeple şişmanlığı önlemektedir.
Gıdalar içerisinde karbonhidrat ve yağların emilmesine kısmen mâni olur. Kanda lipid ve kolesterol üzerine etkili olur.
Sağlık için kepekli ekmek herkese çok faydalıdır. Bilhassa kilosu fazla olanlara tavsiye edilir.

TANSİYON DÜŞÜKLÜĞÜ
 
Aşağıdaki sorulara vereceğiniz her "Evet" cevabı, sizdeki tansiyon düşüklüğü riskinin, yüksek olduğunu gösteriyor:
* Sabahları daha fazla uyumak istiyor musunuz?
* Gün boyunca esnemek zorunda kalıyor musunuz?
* Hava değişimi tesir ediyor mu?
* Sık sık keyifsizleşiyor ve işe başlayabilmek için yoğun çaba harcamak zorunda kalıyor musunuz?
* Hafızanızda belli bir zayıflık ve güçsüzlük hissediyor musunuz?
* Ayağa kalktığınızda baş dönmesi, göz kararması oluyor mu?
* Aşırı derecede hassaslaşma ve bitkinliğe düştüğünüz oluyor mu?
* Çehrenizde dikkat çekici bir solgunluk meydana geliyor mu?
* Sık sık kalp çarpıntısı veya kulak çınlaması hissediyor musunuz?
* Ellerinizde ve ayaklarınızda sürekli bir soğukluk oluyor mu?

UZMANLARIN TAVSİYESİ
 
Uzmanlara göre sağlıklı yaşamanın yolu, yanlış beslenme alışkanlıklarını değiştirmekten geçiyor. Konuyla ilgili araştırmaya göre; Anadolu'da yaygın olan buğday, mısır, yulaf ve pirinç gibi tahıllarla pişirilen çorbalar, gerçekte vitamin deposu. Sofrada esmer buğday ve çavdar ekmeğine yer verme tavsiyesinde bulunan uzmanlar, buğdayın; fosfat, magnezyum, kalsiyum, fosfor, B ve E vitamini ihtiva ettiğini belirtiyorlar. Çavdar ekmeği; damar sertliği, kan dolaşımı bozukluğu ve yüksek tansiyon için faydalı olurken, vitamin ve mâdensel tuz ihtiva eden yulaf, vücuttaki zararlı toksinlerin atılmasını sağlıyor.
Pirincin B vitamini bakımından zengin olduğuna da dikkat çeken uzmanlar, buğdaydaki gibi pirincin de bütün vitamininin kabuğunda olduğunu bildirerek, işlem görmüş beyaz pirinç yerine, kırıklı, kahverengi pirincin tercih edilmesini tavsiye ediyorlar.
Diyet yapma kaygısıyle vücudunuzu yağdan yoksun bırakmayın! Çünkü vitaminlerin bir kısmı (A, D, E, K) vücuda yağla birlikte alınır. Yağ, deri altı vücut ısısının hızlı kaybını önler. Bâzı hormonların yapımı için de gereklidir. Ceviz, yerfıstığı ve zeytinyağı beyin hücreleri için de yararlıdır.
Lokmalarınızı iyice çiğneyin! Acele atıştırdığınızda açlık duygusunu tatmin edemediğiniz için daha fazla yersiniz.
Magnezyum ve E vitamini yönünden zengin olan çikolata enerji verir. Ama çikolatanın katı yağ ve şekerden yapılmış olduğunu unutmayın!
Sindirim sisteminin dinlenmesi ve vücuttaki toksinlerin atılması için, haftada bir gün sâdece meyve yiyin, süt ve su için!
Beyaz şekeri azaltın, balı tercih edin!
Lifli sebze ve meyveleri sofranızdan eksik etmeyin! Posalı olan bu yiyecekler, artıkların bağırsaktan geçişi sırasında, barsak yüzeyini korurlar.

GRİP ve GRİP AŞISI
 
Grip, Influenza adı verilen bir virus tarafından meydana getirilen, âni olarak 39 °C üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, hâlsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtiler ile başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Daha sonra boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, gözlerin yaşarması ve kanlanması gibi belirtiler eklenir ve bazen de karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir. Hastaları mutlaka 3-7 gün yatağa mahkûm etmektedir
Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp, akciğer, böbrek, şeker gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır.
Gripten korunmanın en etkili ve ekonomik yolu aşılanmaktır. Grip aşısı için en uygun zaman da sonbahar aylarıdır. Dünya Sağlık Teşkilâtı'na göre şu kimseler grip aşısı olmalıdır:
- Bronşiyal astım hastaları,
- Kalp ve damar hastalıkları olanlar,
- Şeker gibi kronik hastalığı olanlar,
- Kronik böbrek hastaları,
- 65 yaşından büyük kişiler,
- Bağışıklık sistemi bozulanlar,
- Gripte, 2-3 aylık olan hâmileler,
- Toplu yaşanılan yerlerde kalanlar,
- Sağlık personeli ve görevliler,
- Toplum hizmetinde çalışanlar,
- Sık seyahat edenler,
- İş gücü kaybı olacak olanlar,
- Grip olmak istemeyenler.
   alıntı