15 Temmuz Yaralıları O Günün İzlerini Halen Taşıyor

[melleseferi]

15 Temmuz Yaralıları O Günün İzlerini Halen Taşıyor




15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 21 gün geçti. O gün yaşanan olaylarda yaralanan vatandaşlar, o günün izlerini halen vücutlarında taşıyor. DHA mikrofonuna o gün yaşadıklarını anlatan tarihin tanıkları, duraksamaksızın ‘bugün olsa yine çıkarız’ diyor.


15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşanan olaylarda yaralananların bir kısmının tedavisi İstanbul’un çeşitli hastanelerinde devam ederken, bir kısmı taburcu olmuş durumda. Olay günü yaşadıklarını anlatan yaralıların ortak söylemi aynı: "Bugün olsa yine çıkarız."


3 ÇOCUK ANNESİ KİBAR’I TANK EZDİ


Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi halen devam eden 46 yaşındaki Muazzez Kibar, 15 Temmuz gecesi Atışalanı'ndan havaalanına doğru yürüyüşe geçenlerden. Eşi ve çocuklarıyla yola çıkan Kibar, darbeci askerlerle Yüzyıl Köprüsü üzerinde karşılaşmış. Böyle bir olay yaşayacaklarını tahmin etmediklerini söyleyen 3 çocuk, 2 torun sahibi Kibar, çocuklarının ismi geçtiğinde gözyaşlarını tutamıyor. Hastanede kendisine refakat eden 14 yaşındaki kızı Aynur’un da tanık olduğu olayı anlatan Kibar, olayları “Tank gelince bariyerlere çıkmaya çalıştım. Eşimle çocuklar çıktı, ben yüksek olduğu için çıkamadım. Bacağım arada kaldı, parçalandı. Koptu zannettim” sözleri ile anlatıyor. ‘Bugün olsa yine sokağa çıkar mısınız’ sorusuna tereddütsüz ‘yine çıkardım’ cevabını veren Kibar, “Bu vatan bizim vatanımız. Ben çıkmasam sen çıkmasan sonuç ne olur” diye konuştu.


"EN FAZLA JOPLA VURURLAR, ISLATIRLAR YA DA GAZ ATARLAR"


3 çocuk sahibi Mehmet Ayar (43) da başlangıçta terör saldırısı sandığı köprü kapatma eylemini duyunca sokağa çıkanlardan. Oğluyla birlikte Bayrampaşa’da ilerleyen tankları durdurmak isteyen Ayar, "Yetkili bir asker tüfeğini çıkardı, koruma kolunu çekti, ateş etmeye başladı. Onlardan hiç beklemediğim bir hareket, çok sinirlendim. Oğlum evden çıkmadan önce ‘bıçak gibi bir şey alalım mı’ demişti. ‘Yok oğlum, kesinlikle olmaz. Bize en fazla jopla vururla, ıslatırlar ya da gaz atarlar’ demiştim. Bunu göze almıştık” dedi. Tankın üzerinde askerle arbede yaşadığını ve askerleri silahlarını bırakması için ikna etmeye çalıştığını anlatan Ayar, elinden ve bacağından yaralandığını tankın üzerinden indiğinde fark ettiğini belirtti. Yaşadıklarıyla gurur duyduğunu söyleyen Ayar, “Eğer böyle bir şey yapmasaydık, kahrolurdum. Evlatlarımıza kötü bir şey bırakmış olurduk. Dışarı çıkmasaydık çocuklarımız arkamızdan ‘babalarımız bu kadar önemli bir durumda desteğe çıkmadılar’ derdi” diye konuştu.


"DIŞARI ÇIKMADAN ABDEST ALDIM, HELALLİK İSTEDİM"


Darbe girişmini TRT’de okunan bildiri ile duyduğunu anlatan Cengiz Morgil (33) ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde çıkan olaylarda karnından yaralandı. Vücudunun bir yanından girip diğer yanından çıkan kurşunu gösteren Morgil, “Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamasını bekledim. Onu duyduktan sonra evde duygusal bir yoğunluk yaşandı. Kızım ‘Bizim ülkemizde de mi savaş olacak, biz de mi vatansız kalacağız’ diye ağlamaya başladı. Kalktım abdest aldım, hanımdan helallik istedim. Dışarı çıktım” diye aktardı. Yaşadığı dakikaları anlatırken sesi titreyen ağlamamak için kendini zor tutan Morgil, askerleri silah bırakmaları için gösterdiği çabayı şu sözlerle anlattı: “50 metre yaklaştık, ‘yanlış yoldasınız’ derken üzerimize ateş açtılar. Bir yandan yürüyoruz, bir yandan yanımızda insanlar vuruluyor. Onları hastaneye götürüyorlar biz yürümeye devam ediyoruz. O anda orada Çanakkale ruhunu hissettim” dedi. Geleceğe dair umutlu olduğunu vurgulayan Morgil, “Her şey iyi olacak. Ben bir kurşun yedim önemli değil, inşallah Türkiye iyi olur. Bizim derdimiz vatan. Çocuğumuza iyi bir gelecek bırakmak” diye konuştu. Vurulma anında eşi ile telefonda görüştüğünü anlatan Fatma Morgil ise hala eşi için endişeli olduğunu ifade ediyor.


"GÖZÜMÜN ÖNÜNE ÇOCUĞUM GELDİ"


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı meydanlara davet ettiği konuşması üzerine sokağa çıktığını ifade eden Ercan Görgeç, Erdoğan’ı karşılamak üzere havalimanına doğru harekete geçti. Tankla bariyerler arasında bacağı sıkışan Görgeç, olay anında gözünün önüne 1,5 yaşındaki kızı Zeynep’in geldiğini anlattı. Hasta yatağında kızı Zeynep ile oynayarak vakit geçiren Görgeç, “Yazık günahtır. Darbeyi gerektirecek bir durum mu var? Uçan uçaklar kendi askerimiz. Ne oluyor kardeşim, savaş mı var?” diye konuştu.


ASKERLERİ İKNA ETMEK İSTERKEN TANKIN ÜZERİNDE KİLOMETRELERCE İLERLEDİ


31 yaşındaki Sinan Aktaş havalimanına giderken Esenler’de tankla yüzyüze kalanlardan. Tankın üzerine çıkarak, askerleri ikna etmeye çalışan Aktaş, “Tankın şoförü, o cani, bizi düşürmek için tankın namlusunu sürekli sağa sola oynatıyordu. Bizden kurtulmak istiyordu. O esnada ben hem namludan kaçıyor, hem tutunmaya çalışıyorum. Hem yukarıdaki askeri ikna etmeye çalışıyorum. Ateş etme, ne yapıyorsunuz’ diyordum” ifadelerini kullandı.


Birkaç kilometre tank üzerinde ilerlediğini anlatan Aktaş, “Tank insanları eze eze yoluna devam etti. Hepimiz çok kötü olduk. Herkes şoka girdi, öyle bir şey beklemiyorduk” diye konuştu.


Tankı durdurma çabasını iman gücü olarak tanımlayan Aktaş, “İmanın verdiği bir cesarettir. Bunun başka bir açıklaması yok, tanka kafa tutamazsınız. Sizi ezer geçer. O esnada bunları düşünmüyorsunuz. O tankın durması gerekiyordu. Bizim bütün amacımız buydu. Bacağımız, kolumuz kopmuş, ölmüşüz, bunların hiçbiri umurumuzda değildi. Başkomutanımız ne dediyse onu yaptık. Durdurmaya çalıştık. Elimizden gelen buydu” diye konuştu.

06.08.2016 -  DHA