*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Çocuğunun Sınıf Arkadaşım Olmasına Destek Verir misin?  (Okunma sayısı 2047 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
Çocuğunun Sınıf Arkadaşım Olmasına Destek Verir misin?



Çocuğunuzun sınıfında, down sendromlu ya da eğitilebilir engeli olan bir çocuk olmasını ister misiniz? Yoksa o kadar cesur yürekli değil misiniz?
 
Merak etmeyin, Sami Altunel gibi kendisini, farklılıklarımıza rağmen bizleri birleştirmeye adamış insanlar sayesinde bu ‘engel’inizi aşabilirsiniz.
 
Elektrik-Elektronik Mühendisi Sami Altunel, ikiz Efe ve Ege’nin babası. Efe’nin down sendromlu doğmasıyla bu konuda yardımcı kaynak ve insan yokluğunu görerek böyle ailelere rehberlik için Ulusal Down Sendromu Derneği’ni kurmuş. Avrupa’nın ve Dünyanın En Gönüllüsü (Eaton Stover Award) ve Sabancı Vakfı Türkiye’nin Fark Yaratanı ödüllerini de alan Altunel, para ödüllerini bu yöndeki projelere bağışlamış.
 
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde engelli çocukların engelsizlerle birlikte eğitim aldığı “Kaynaştırma Eğitimi”, bizim ülkemizde de uygulanıyor. Fakat çoğu zaman toplumsal baskılar, yargılayıcı ve cahil yaklaşımlar nedeniyle kağıt üzerinde kalıyor. Fakat Efe’nin okuduğu Agahefendi İlköğretim Okulu’nun müdür, öğretmen ve velileri bu konuda örnek alınması gereken bir duruş sergiliyor.
 
ÖLSÜN DAHA İYİ DİYEN DOKTORLAR VAR
 
- Oğlunuzun down sendromlu olduğunu nasıl öğrendiniz?
 
- Efe doğduktan sonra öğrendim. Kendimi çok kötü hissettim, ama down sendromu hakkında bilgim yoktu. İlk anda, eşimden ve çevremden gizledim. Ama bir hafta tek başıma o yükü taşımak çok zordu. Bir ay geçtikten sonra eşime söyleme kararı aldım. Doktorla belirlediğimiz gibi eşime Efe’nin down sendromlu olduğunu söyledik. Eşim, “Down sendromu ne demek” dedi. Doktorun cevabı, “bildiğin gerizekalı” oldu. İnanılmaz bir cevaptı. Yeni doğum yapmış, kanından canından olan bir parçaya hakaret, zaten morali bozuk bir kadın için öldürücü darbe gibi. Tabii o doktora bir daha gitmedik.
 
- Bir doktor böyle bir şeyi nasıl söyler?
 
- Bizim doktor yine insaflıymış, ‘bundan birşey olmaz, gidin yeni bir tane yapın; pencereleri açın soğuk hava içeri girsin, zatüre olsun ve ölsün’ diyen doktor mu ararsınız. Bu arada işini seven ve mesleğinin yakışacak onurlu davranışta bulunan çoğunluk olan doktorlarımızı tenzih ederim. Çocuklarımız hakkında zaman zaman tıp fakültesi öğrencilerine ve hemşirelerine down sendromunun sosyal yönü ve güncel bilgiler aktarmak için sunumlar yapıyoruz.
 
 www.ulusaldown.com SİTESİNİ AÇTIK
 
- Sonrasında nasıl bir süreç yaşadınız?
 
- Efe’yi kabul etme sorunu yaşamadık, şok sürecimiz bir ay sürdü. Ne yapabileceğimizi araştırdık. Çok şey okuyor, duyuyorduk ama kafamız karışıyordu. Tatmin edici açıklamalar bulamıyorduk. İnternetten yabancı kaynakları okumaya çalıştım, ama yazılan kitapları, güncel olmayan aileler hazırlamıştı. Onları okumak hiç iyi gelmedi, çünkü hurafelerle doluydu, bilimsel olmayan birçok yöntemden bahsediliyordu. Biz bu kitapların okunmasını tavsiye etmiyoruz. Aile hamileyken öğrendiğinde, risk olduğunda veya doğumdan sonra öğrendiğinde ne yapması gerektiğini www.ulusaldown.com sayfamızda aktardık.
 
- Down Sendromlu çocuklar çoğu yerde kaderine terk ediliyor, birşey öğrenemez gözüyle bakılıyor.
 
- Eğitimle çok mesafe katetmek mümkün. Meslek sahibi olup, evlenen, üniversite okuyan çocuklarımız bile var. Efe, bir yaşından beri hergün 2 saat özel ders alıyor. 3 yıldır kreşte ‘Kaynaştırma Eğitimi’ gördü. 6 aylıktan beri hem fiziksel, hem de zihinsel gelişmesi için elimizden geleni, hatta bazen fazlasını vermeye çalışıyoruz. Sıradan çocukların kendiliklerinden ve kısa sürede öğrendiklerini Efe çok ama çok çaba göstererek ve uzun süre çalışarak öğrenebiliyor. Ama olsun, öğreniyor ya. Önemli olan da bu.
 
KAYNAŞTIRMA ABD’DE YÜZDE 95, BİZDE YÜZDE 10
 
- Kaynaştırma eğitimi nedir?
 
- Engelli bireylerin, engelsiz bireylerle eşit eğitim ve yaşam fırsatlarından yararlanmalarıdır. Bunun için birçok yasal, idari düzenleme yapılıyor ama ne kadar uygulanabilir, tartışılır. Efe’nin 1. sınıfa başladığı Agahefendi İlköğretim Okulu gibi olumlu örnekler de var. Ama bu okulda bile sadece 12 kaynaştırma öğrencisi var, oysa yüzlerce olmalıydı.
 
- Ne gibi sorunlar oluyor?
 
- Daha çocuğun yüzünü bile görmeden sırf down sendromlu veya engelli diyerek onu etiketleyen, nasıl bir insan olması gerektiği hakkında kesin fikir sahibi olan insanlarla mücadele ediyoruz. Çocuklarımızı okullara ve topluma kabul ettirmeye uğraşıyoruz, çünkü önümüzde engel çok, bizler de sadece çocularımızın eğitimine odaklanmak isterdik, ama öncelikle topluma kabul ettirmeye çalışıyoruz. Kaynaştırma konusunu çözmüş olan ABD’de özel gereksinimli öğrencilerin yüzde 95’i kaynaştırma eğitimi alırken, bizim oranımız ise yüzde 10. Yani aileler hakları olduğu halde engelli çocuğunu okula göndermek istemiyor çünkü yargılayıcı davranışlardan bıkmış.
 
BUNU OKUYAN HERKESİN YÜREĞİNDEKİ CESARET ÇIKACAKTIR
 
- Ulusal Down Sendromu Derneği’ni kurmaya nasıl karar verdiniz?
 
- İlk aylarda sorularıma cevaplar bulamayınca, ‘ben ne yapabilirim’ dedim. Efe 6 aylık olup bizler engelini hayatın bir rengi olarak gördükten sonra, aynı durumdaki ailelerin yanında olmaya karar verdim. Down sendromlu bireylerin yaşamın her alanında eşit haklara sahip olması, aileler ve toplumun engellilik algısını değiştirip bilinçlenmesi için projeler uygulamak için 8 ay önce Ulusal Down Sendromu Derneği’ni kurduk. Birçok etkinlik yaptık. Şimdi de Karşıyaka Çarşı’da, İstanbul ve dünyanın dört bir yanındaki organizasyonlarla eş zamanlı yürüyeceğiz. Yürüyüş öncesinde İzmir Optimum AVM’de 25 Eylül saat 18.00’de “Down Sendromlu Bireyler Gözünden İzmir” sergisi açılacak.
 
- Ailesinde down sendromlu biri olmasa da bu konuda birşeyler yapmak isteyenlere ne diyebilirsiniz?
 
- Hepimizin yoğun programları, dolu takvimleri ve ulaşılması gereken hedefleri var. Ama yine de yoğun iş yüküne rağmen bizler gibi hayır kuruluşlarında gönüllü çalışan bir çok insan var. Umarım, bu röportajı okuyanlardan da aramıza katılanlar olur. Dünyanın en gönüllü insanı ödülünü elinden aldığım, en büyük destekçilerimizden sevgili dostum Tom Gross “biz seni seçtik, çünkü senin yüreğini gördük” demişti. Ben de bu sohbetin ulaştığı kişilerin seçilmiş insanlar olduğuna inanıyor ve yüreklerindeki güzelliklerin ortaya çıkması için cesur olmalarını diliyorum.
 
ÖĞRETMEN KABULLENİRSE ÇOCUKLARLA VELİLER DE KABULLENİR
 
Öğretmen Sevda Karan: Daha önce de kaynaştırma eğitimi verdim, ama Efe ilk down sendromlu öğrencim. Diğer çocuklar ilk görüşte kendilerinden farklı buldular belki, ama bu noktada en önemlisi öğretmenin yaklaşımı. Öğretmen kabul ederse, çocuklar da, veliler de hemen kabul ediyor. Zaten onun özel bir çocuk olduğunu hissettiler, Efe tahtada çizgi çalışmasını yapınca alkışlıyorlar. Özel eğitim kurumlarında eğitiliyorlar ama orada sadece kendi gibi ve yaşıtları olmayan çocuklar var. Oysa kendi yaşıtlarıyla sosyal yaşam becerileri kazanıyorlar, diğer çocuklar da Efe’den farklılıkları kabullenmeyi öğreniyorlar.
 
MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİMİZ BÜYÜK DESTEK
 
Agah Efendi İlkokul Müdürü Halim Koç: Okulumuzda her okul bünyesinde olması gereken kaynaştırma eğitimini veriyoruz. Milli Eğitim müdürlüklerimiz bizi çok destekledi ve eğitmenlerimizi sağladı. Okulda 12 kaynaştırma öğrencimiz var. Daha da talep oluyor çünkü insanlar kabul yeri benimsiyorlar. Velilerimiz hiç olumsuz yaklaşmadı, çünkü artık insanlarımız bu konularda daha bilinçli.
 
EFE’YE YARDIMCI OLALIM DERKEN İLK GÜN STRESİ UNUTULDU
 
Diğer veliler:
 
- Çocuğunuz daha önce Efe gibi farklı bir çocukla karşılaşmış mıydı?
 
- Hayır ama çok çabuk kabullendiler. Hepsi çok sevdi Efe’yi. Diğerlerinden ayırmıyor belki biraz daha şefkatli yaklaşıyorlar o kadar. Biz çok mutluyuz Efe gibi farklı bir çocuk ile birlikte oldukları ve bunu bu yaştan öğrendikleri için. Efe okuldan ayrılsa hepsi üzülür…
 
- Çocuklarınızın gelişimine nasıl yansıyacak sizce?
 
- Çok olumlu hatta benim kızım okula yeni başlamanın sıkıntısını unutup hemen ona yardım etmeye başladı. Bizim için daha iyi bile oldu. Yetişkin olduklarında da daha olgun ve ayakları basan bireyler olacaklar. / Ayça Dikmen
 
 
22.09.2013 - Hürriyet