REFiK ÖZDEK
(1928- 28 Ağustos 1995) Gazeteci, yazar, Köstence'de (Romanya) doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. İ.Ü. Hukuk Fakültesi'ne bir süre devam etti. Gazeteciliğe 1959 yılında Yeni İstanbul gazetesinde başladı. Roman, hikâye ve Fransızca'dan yaptığı çevirileri yayınlandı.
ESERLERi:
GECE YARISI GÜNEŞi
Hayatın dörtyol ağzına gelip duran delikanlı, dünyayı kendisine dar görür. Sayısız erek alanları serilir gözlerinin önüne. Koşa koşa gider o alanlara: Laponlar ülkesi ve Kuzey kutup kuşağından Tac-Mahal'e, Ganj kıyılarına; güneyde Mısır piramitlerine, kuzeyde taygalara, Isık ve Hazar göllerine... Yeni ufuklara, yeni iklimlerde, değişik toplumlar arasında maceradan maceraya koşar. Bu özelliğiyle eser bir macera romanıdır. Belgeli, gerçek bir macera...
AFŞAROĞLU
Afşaroğlu Mustafa, bıçak ve tabancadan başka güç tanımayan, asil duyguları damarlarında saklı ve uyarı bekleyen acar bir köy delikanlısıdır. Bir gün, yaşadığı köyün kör-karanlık bir kuyu olduğunu anlar ve çok ışıklı bir yıldızın kuyruğuna yapışarak o karanlık kuyudan çıkar. O çok ışıklı yıldız köyün genç öğretmenidir. İkisi arasında önce kavga olur, sonra sarsılmaz bir dostluk kurulur. Ama Afşaroğlu, ışıklı, uygar kentlere, birçokları gibi Almanya'ya gitmeye kararlıdır. O ışıklı kentlerde aydınlanacak, uygarlığın nimetlerini tadacaktır.
KiZiROĞLU MUSTAFA
Kitap üç hikâyeden oluşuyor. "Şakirden Al Haberi" ve "Kiziroğlu Mustafa" adlı hikâyelerinde Refik Özdek, vur-kaç'lı, burgaçlı, kargışlı günlerin başlangıcını ve sonrasını çarpıcı örneklerle anlatıyor. Karışık bir dünya değil, barışık bir dünya özlemini dile getiriyor. "Kendi Mezarını Kazan Adam" adlı hikâyesinde ise, toprağına ve doğaya tutkun bir çiftçinin, canından usandıran baskılara rağmen bunları korumak için direnişini, bu uğurda ölüme gidişini...
YAZI YAZMAKTAN KARNI NASIRLAŞAN ADAM
Roman konusu daha çok eski Sovyet İmparatorluğunun sınırları içinde kalan Türk ellerinde geçer. Ama okur, o ellerin doğasında, o ellerde yaşayanların duygu ve düşüncelerinde, global ya da küresel diyebileceğimiz meselelerin özünü de buluyor bu eserde.
alıntı