ÇALGICI'nın TÖVBESİ
Hazret-i Ömer’in halifeliği
zamanında bir çalgıcı genç vardı. Düğünlerde
çalgı çalar, şarkı söylerdi. Zaman geçti, çalgıcı
ihtiyarladı. Sesi çirkinleştiği için itibardan
düştü. Artık bir şey kazanamaz duruma
gelmiş, bir dilim ekmeğe muhtaç olmuştu. Bir
gün mezarlığa gitti. Orada içi yanarak Cenâb-ı
Hakka şöyle niyazda bulundu:
“Yâ Rabbî, sen bana uzun bir ömür, birçok
fırsat verdin. Benim gibi âsi kulundan ihsanını
eksik etmedin. Yetmiş yıl günah işledim ama
sen bir gün olsun rızkımı kesmedin. Artık
kazancım yok. Bugün senin misafirinim...”
Orada çok ağladı. Sonra da çalgısını yastık
yapıp uyudu. O sırada Halife Ömer’e de bir
uyku hâli geldi. Rüyasında bir ses ona:
“Ey Ömer! Mezarlıkta has bir kulumuz var.
Beytülmaldan 700 dinar al, götür o kulumuza
ver. Ona de ki: Şimdilik ihtiyaçlarını bununla
karşıla. Paran bittiğinde tekrar gel!..”
Hazret-i Ömer uyandı ve hemen mezarlığın
yolunu tuttu. Orada çalgıcı ihtiyardan başka
kimseyi göremedi. Rüyasında bildirilen has kulun onun olabileceğine ihtimal vermiyordu.
Mezarlığı yeniden dolaştı. Ancak başka bir
kimseye rastlamadı. Kendi kendine, “Böyle biri
nasıl olur da bana bildirilen tertemiz, hizmete
lâyık bir kul olur?” diye düşündü. "Karanlıklar
içinde nice nurlu gönüller vardır" diyerek,
ihtiyar çalgıcının yanına gitti. Baktı ki uyuyor.
Öksürerek geldiğini haber verdi. Adamcağız
sıçrayarak uyandı. Karşısında Emîrül-
mü’minîni görünce korkudan titremeye
başladı. Hazret-i Ömer: “Benden korkma, sana
Allahü teâlâdan müjde getirdim. Selâm edip,
hâtırını soruyor. İhtiyaçların için bu parayı
vermemi istedi. Bunları harca, bittiğinde bana
gel” dedi...
Adamcağız bunları duyunca utancından
titreyip ağlamaya başladı. Bir hayli ağladıktan
sonra, “Rabbimle arama perde oldun” diyerek
çalgısını parçaladı ve Rabbine şöyle yalvardı:
“Yâ Rabbî! İsyanla geçen ömrüme acı. Bir
günümün bile kıymetini bilemedim. Nefesimi
şarkılar söyleyerek tükettim. Dünyadan
ayrılacağımı unuttum. Gün bitti, akşam oldu.
Allahım! Verdiklerine râzı olmayan nefsimi
sana şikâyet ediyorum ve bütün yaptıklarıma
da tevbe ediyorum.”
Bunları söyledikten sonra “Allah” diye feryâd
ederek yere düştü. Hazret-i Ömer baktı ki,
rûhunu teslim etmiş. Hemen müminlere haber
verdi ve onlara şöyle dedi: -İşte görünüz,
hakiki tevbe böyle olur!..