*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: GEBELİKTE BESLENME-GENEL ÖNERİLER  (Okunma sayısı 983 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
GEBELİKTE BESLENME-GENEL ÖNERİLER
« : Aralık 28, 2017, 03:52:23 ÖS »
GEBELİKTE BESLENME-GENEL ÖNERİLER
 
Gebelik döneminizde dengeli bir beslenme alışkanlığı edindiğinizde, sıvıyı bol miktarda aldığınızda, doktorunuzun verdiği demir içerikli preparatları düzenli olarak aldığınızda, normal sınırlar içinde kilo almak, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek ve sağlıklı bir bebek doğurmak için beslenmeyle ilgili size düşenleri tümüyle yerine getiriyorsunuz demektir.

Genel öneriler

Özel durumlar

Gebelikte beslenmeyle ilgili sık oluşan problemler
 Besin maddeleri hakkında genel bilgiler

Gebelikte gıda maddeleri ve vitaminlerin alınması gerekli günlük miktarları

Gebelikte kilo alımı
 

GENEL ÖNERİLER

Gebelikte beslenme, anne adaylarının üzerinde önemle durmaları gereken bir konudur. Sağlıklı ve kaliteli bir gebelik dönemi geçirmek, gebeliğe özgü belirtileri yaşamamak ya da daha az yaşamak, bebeğinizin potansiyeli olan kiloya ulaşmasını ve dünyaya yeterli besin depolarını oluşturmuş olarak gelmesini sağlamak, rahat bir lohusalık dönemi geçirmek, lohusalıkta bebeğinize vereceğiniz sütünüzün kaliteli olmasını sağlamak için gebelik öncesinden gelen beslenme alışkanlıklarınızı gebelikte tekrar gözden geçirmeniz önemlidir.

İlk bilmeniz gereken, bu yazıyı okuduğunuzda gebeliğinizin hangi döneminde bulunursanız bulunun geç kalmadığınızdır. Şu andan itibaren beslenme konusunda atacağınız her olumlu adım mutlaka hem size hem de bebeğinize yararlı olacaktır. Son aylarınızda olsanız bile beslenme konusunda yapacağınız iyileştirmeler en azından doğacak bebeğinizin doğum sonrası ilk altı aylık dönemde ihtiyacı olan demir ve vitamin depolarını oluşturmasını sağlar.

Gebelik dönemi; günlük kalori, alınması gerekli sıvı, protein, vitamin, mineraller, temel ve eser elementlerin ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Bu artmış olan ihtiyacı karşılamak için vücudunuz size çoğu durumda yol gösterecek ve açlık-tokluk merkezlerinin gebeliğe uyum sağlamak amacıyla değişen işlevleri sayesinde bu ihtiyaçlarınızı karşılamış olacaksınız.

Gebelikte önerdiğimiz beslenme şekli, tüm temel besin maddelerinden herbirinin yeterince ve düzenli olarak alınması şeklindedir. Temel besin madddelerinin şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar hariç her birinden hergün belli miktarlarda mutlaka alınmalıdır. Şekerler ve yağ miktarı yüksek gıdalar (yağların temel besin maddeleri içinde önemleri büyüktür, burada kastedilen aşırı "yağlı" yiyeceklerdir) ise besleyici özellikleri düşük ve kalorileri yüksek olan gıdalardır ve size ve bebeğinize yararları yoktur.

Gebelikte bazı özel durumlar hariç düzenli vitamin kullanımı gereksizdir. Gebelik dönemi boyunca ihtiyaç duyduğunuz vitaminlerin tümü düzenli beslenme yoluyla alınabilir ve doğru olanı da budur. Şu ana kadar varlığı saptanmış vitaminler dışında vücudun kullandığı çok sayıda vitamin vardır ve bunlar keşfedilmeyi beklemektedir. Düzensiz beslenip vitamin ilaçlarına güvendiğinizde gerekli olan ihtiyacınızın tümüyle karşılanmadığından emin olabilirsiniz. Ancak erken gebelik dönemindeki şiddetli bulantı ve kusmalarda ve ileri derecede beslenme yetersizliği gösteren anne adaylarında ise düzenli beslenmeye ek olarak vitamin tedavisi önermekteyiz.

Kan yapımında önemli yeri olan demir için ise farklı şeyler söylenebilir: Ne kadar demir içeriği yüksek besinlerle beslenirseniz beslenin, gebelikte ihtiyaç duyduğunuz demiri alabilmek için belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle gebeliğin ikinci yarısından itibaren) düzenli olarak demir içeren ilaçlar kullanmalısınız. Tüm bu demir ihtiyacının besinlerden karşılanabilmesi için alınması gerekli besin miktarı normalden fazla kalori içerir ve bu yüzden uygun bir beslenme biçimi değildir.

İkiz ve çoğul gebelik taşıyan, kansızlık bulguları gösteren, ya da gebeliğin sonlarına gelmiş olmasına rağmen demir ilaçları kullanmamış anne adaylarında daha yüksek dozlarda demir tedavisi gerekebilir. Alacağınız demirin bebeğinizin demir depolarının oluşmasındaki önemini unutmayın.

Gebelikte günlük öğün sayınızı en az beş olacak şekilde tekrar ayarlayın. Burada amaç midenin aşırı dolmasını ve size rahatsızlık vermesini engellemektir. Toplam alacağınız gıdayı üç öğün yerine beş ya da daha fazla öğünde yemek, erken gebelikte bulantı şikayetlerinizi engellemede, gebeliğin geç dönemlerinde de mide yanması ve şişkinlik şikayetlerinizi önlemede yardımcı olacaktır.

Su her ne kadar öyle gözükmese de aslında temel bir besin maddesidir. Suyu ve sıvı içeren gıdaları gebelik öncesi döneme göre daha fazla miktarlarda almanız kabızlık yaşamanızı engellemeye yardımcı olacak ve özellikle yaz aylarında halsizlik şikayetlerinizin azalmasını sağlayacaktır. İdrar renginizin açık sarıdan daha koyu sarı bir renkte olması sıvı alımınızın yetersiz olduğunun habercisidir. Günlük aldığınız sıvıları yemekler arasında almanız, midenizin aşırı dolmasını engellemeye önemli katkılarda bulunur.

Kahve ve çaylar:

Kahve içme alışkanlıklarınızı tekrar gözden geçirmelisiniz. Günde bir fincan ya da maksimum iki fincan kahvenin olumsuz bir etkisi olmamasına karşın daha fazla miktarlarda vücuda giren kafein, dolaşım sisteminizin olumsuz etkilenmesine ve uykusuz kalmanıza neden olabilir. Dahası, yüksek miktarlarda kafeinin (günde 10 fincan ya da daha fazla) düşük, erken doğum ya da bebekte gelişme geriliği yaptığına dair bazı çalışmalar bulunmaktadır. Kafein içeren diğer sıvılar (kolalar, çeşitli çaylar) için de aynı öneriler geçerlidir.

Çay konusunda ise kahve konusunda söylenenlerden biraz daha fazla şeyler söylemek gerekir. Çay, kafein dışında teofilin denen bir madde ve niteliği tam olarak belirlenmemiş bazı maddeler içerir. Aşırı miktarlarda (günde 10 fincandan fazla) tüketildiğinde içerdiği kafeinin yaptığı olumsuz etkilere ek olarak, besinlerle alınan demirin emilimini de azalttığı bilinen bir içecektir. Bu yüzden gebelikte çay tüketiminin de günde iki fincan ile kısıtlanması gerektiğine inanmaktayız.

Suni tatlandırıcılar:

Suni tatlandırıcılar içlerinde genellikle aspartam adlı bir madde içerirler. Bu maddenin gebelikte kullanımında bir sakınca bulunmamıştır. Ancak fenilketonüri (doğumsal bir aminoasit metabolizma bozukluğu) tanısı konmuş anne adaylarının bu tatlandırıcıları doktorlarına danışarak kullanmaları gerekir.

Alkol kullanımı:

Alkol diğer bir bölümün konusu olmasına rağmen burada özet olarak değinmek gerekir: Alkol bebek üzerinde gelişimsel kusurlar yaratabilen bir madde olduğundan ve bu kusurları yaratan günlük dozun alt sınırı belirlenemediğinden, gebelikte kullanılmaması gereken bir maddedir.

Gebelikte alkol kullanımı

Sigara kullanımı:

Sigara kullanımı da ayrı bir bölümün konusu olmasına rağmen beslenmeyle yakın ilişkisi yüzünden burada da değinmek gerekir: Sigara verdiği tüm zararların dışında iştahı da kesen maddeler içerir. Sigarayı mümkün olduğunca azaltmak mutlaka olumlu etkiler yaratır, ancak bilinçli bir anne adayının gebelik döneminde sigaradan ve sigara içilen yerlerden tümüyle uzak durması gerekir.

Gebelikte sigara kullanımı

Tuz kullanımı:

Yıllar boyu anne adaylarına hekimler tarafından tuzsuz diyet önerilmiştir. Bunun altında yatan düşünce de preeklampsi gelişiminde vücutta tuz ve su tutulmasının birincil mekanizma olduğu, tuz alımı durdurulduğunda bu normaldışı durumun gelişmeyeceği varsayımıydı. Günümüzde bu uygulama artık kabul görmemektedir. Gebelikte vücutta sıvı tutulması gebeliğin normal seyrinin bir parçasıdır ve bu sürecin kesintiye uğraması sakıncalıdır. Preeklampside ani kilo alımı ve sıvı tutulması tuz alımıyla ilgili değildir. Bu yüzden anne adaylarının yemeklerine yeterince tuz katmalarında bir sakınca yoktur.

Preeklampsi gelişimini engellemek için önceleri anne adaylarına hekimler tarafından diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar neredeyse rutin olarak verilmekteydi. Ancak bu ilaçlar da sıvı ve elektrolit dengesini bozduklarından gelişmesi muhtemel problemleri önlemek bir yana, tümüyle normal seyreden bir gebelikte bile sıvı-elektrolit dengesizlikleri oluşmasına neden olabilirler.

Anne adaylarının gebelikte artmış iyot ihtiyacını karşılamak amacıyla iyotlu tuz kullanmaları önerilir.

Sıvılar:

Gebelikte vücudun sıvı miktarı artar ve kan hacmi yaklaşık %50 oranında genişler. Amnios sıvısı da yaklaşık olarak üç saatte bir tümüyle yenilenir. Bu nedenle anne adayının vücudundaki sıvı dengesi çok önemlidir. Anne adaylarının günde en az iki litre sıvı almaları gerekir.

GEBELİKTE BESLENME-ÖZEL DURUMLAR

Genel öneriler

Özel durumlar

Gebelikte beslenmeyle ilgili sık oluşan problemler
 Besin maddeleri hakkında genel bilgiler

Gebelikte gıda maddeleri ve vitaminlerin alınması gerekli günlük miktarları

Gebelikte kilo alımı
 

ÖZEL DURUMLAR

Çoğul gebelik:

İkiz ve diğer çoğul gebelik şekilleri günlük kalori ve besin maddeleri ve demir ihtiyacının arttığı durumlardır. Düzenli beslenmeye ek olarak normalden yüksek dozda demir ilaçları ve vitamin ilaçları kullanmak gerekebilir.

Adolesan (ergenlik döneminde) gebelik:

18 yaşın altında yaşanan gebeliklerde büyüyen bebeğin ihtiyaçları yanında henüz büyüme ve gelişmesini tamamlamamış anne adayının da diğer anne adaylarına göre daha fazla miktarda kaloriye ve besin maddelerine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçları karşılamak için bu anne adaylarının beslenmelerine özen göstermeleri ve doktorlarının önerdiği demir ve vitamin ilaçlarını düzenli olarak kullanmaları gerekir.

Kısa aralıklarla yaşanan gebelikler:

Gebelik esnasında harcanan besin maddeleri ve vücudun demir ve vitamin depoları gebelik ve lohusalık döneminden sonra tekrar oluşmaya başlar. Ancak bunun için aylarla ifade edilen bir süreye ihtiyaç vardır. Henüz bir gebeliğin etkileri silinmeden yaşanan ikinci bir gebelikte bu nokta dikkate alınmalıdır.

İki gebelik arasında geçmesi gereken en az süre kişinin beslenme durumu ve genel sağlık durumuyla yakından ilgilidir ve bir rakam verilmesi imkansızdır.

Vejetaryenler ve gebelikte beslenme:

Vejetaryen diyet uygulayan anne adaylarında problem protein kaynaklarının elde edilmesi için alınması gereken gıdalar ve hemen tümüne yakını hayvansal kaynaklı besin maddelerinden alınması gereken B12 vitaminin yetersiz kalmasıdır. Bu yüzden vejetaryen anne adaylarının dikkatli ve planlı bir beslenme programı uygulamaları ve konuyu doktorlarına danışmaları gerekir.

Katı vejetaryen diyet uygulayanların gebelik döneminde en azından süt, süt ürünleri ve yumurta gibi protein kaynaklarını almaları önerilir. B12 kaynağını karşılamak için ise vitamin ilaçlarından faydalanmak gerekebilir.

Süt intoleransı (süt içemeyen anne adayları):

Süt içemiyorsanız bu mutlaka kalsiyumu yetersiz alıyorsunuz anlamına gelmez. Kalsiyum ihtiyacınızı süt ürünlerinden de karşılayabilirsiniz. Peynir, yoğurt ya da diğer süt ürünlerini beslenmenize dahil ederseniz hiç süt içmeseniz de günlük kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Diğer bir seçenek de laktazlı süt olabilir. Süte tahammülsüzlük genellikle sütün içinde bulunan laktoz adlı süt şekerini sinidirmeye yarayan barsaktaki laktaz adlı enzimin yetersiz işleyişinden kaynaklanır. Laktaz içerikli sütler süt içindeki laktozu parçalayarak sütün besleyici özelliklerini değiştirmeden bu kaliteli besin maddesinden faydalanmanızı sağlayabilirler.

Süt ya da süt ürünlerinden hiçbirini alamıyorsanız ek kalsiyum takviyesi gerekir.

Gıda allerjileri:

Allerjik olduğunuz ve bu yüzden almadığınız gıdaların listesi uzadıkça gebelikte beslenme konusunda problemler ortaya çıkma olasılığı artar. Doktorunuza bu konuyu mutlaka iletmeli ve alternatif besin maddeleri hakkında bilgi almalısınız.

Tıbbi problemler:

Diabeti, kronik böbrek, kalp-damar, akciğer ve diğer sistemlere ait hastalığı olan anne adaylarında bazı gıdaların alınması sakıncalı olabilir. Yine sizi bu hastalık için izleyen doktorunuz ve gebeliğinizi izleyen doktorunuz alternatif besin maddeleri hakkında size bilgi vereceklerdir.

GEBELİKTE BESLENMEYLE İLGİLİ SIK OLUŞAN PROBLEMLER

Erken gebelik bulantı ve kusmaları:

Gebeliğin erken dönemlerinde bulantı ve kusmalar olabilir. Anne adayları bazen saatlerce yemek yemediklerinde ya da belli başlı kokuları duyduklarında (sigara, puro, havasız kalmış bir oda, ve pişirilen çeşitli yemekler gibi) bulantı ve tiksinme hissedebilirler.

Bulantı ve tiksinme ne anormal bir belirti ne de bazen düşünüldüğü gibi bebeğin bilinçaltı tarafından reddedilmesidir. Muhtemelen gebelik esnasında üretilen bazı hormonların (HCG gibi) aşırı üretimine ya da normal sınırlarda üretilmesine karşın anne adayının bu hormonlara karşı hassas olmasına bağlı olarak meydana gelen bir durumdur.

Bu bulantıların büyük kısmı çeşitli önlemlerle kontrol alınacak şiddettedirler. Bazı durumlarda ilaç tedavisi ve ender durumlarda da hastaneye yatarak tedavi gerektirecek kadar ağır olabilirler.

Gebelikte bulantı ve kusmalar

Mide yanması:

Midede dolgunluk, ve mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması nedeniyle duyulan mide yanması özellikle gebeliğin sonlarına doğru sık olarak yaşanan bir yakınmadır.

Normalde mide ile yemek borusu arasında sıkıca kapalı bulunan ve aşağıdan yukarı sıvı ve katı madde geçişine izin vermeyen bir sfinkter (kapak) mevcuttur. Gebelikte tüm düz kasları etkileyen fizyolojik gevşeme bu kapağın da gevşemesine neden olur. Gevşeyen kapaktan mide asidi yemek borusuna çıktığında bu bölgedeki tahriş yanmaya neden olur. Büyüyen uterusun mideye baskı yapması ve özellikle midenin dolu olduğu zamanlarda mide içerğini yukarıya doğru ittirmesi de bu asit geçişini kolaylaştırır.

Mide yanmasının yaşanmaması için alınması gereken ilk önlem yemek yedikten sonra belli bir süre yatağa yatmamaktır. Yatılacaksa bile başı bedene göre yüksekte tutmak için yastık kullanmak bu şikayetin ortaya çıkmasını önler ya da azaltır. Ek olarak anne adayları midelerini hiçbir zaman çok dolduracak şekilde yemek yememelidirler. Yağlı ya da gaz yapıcı, mide yakıcı yiyeceklerden (yani mide asit yapımını uyarıcı maddelerden) uzak durulmalıdır.

Bu önlemler etkili olmadığında gebelikte güvenle kullanabileceğiniz antiasit (mide asidi düşürücü) ilaçlar ve yemek borusu mide arası kasın kasılmasını sağlayan suspansiyon şeklindeki ilaçlar mevcuttur. Doktorunuzun önerisiyle kullanabileceğiniz bu ilaçlar oldukça etkilidir.

Kabızlık:

Gebelikte fizyolojik olarak ortaya çıkan genel düz kas gevşemesi barsakları da etkiler. Barsak hareketleri azalır ve kabızlık ortaya çıkması kolaylaşır. Büyüyen uterusun barsaklar üzerine baskı yapması da problemi artırır.

Alınan sıvı miktarının artırılması, lifli gıdalarla beslenilmesi (portakal suyu yerine sıkma portakal suyu, sütlü yulaf ezmesi, sebzeler, meyveler) kabızlığı önlemede alınacak ilk önlemlerdir. Yürüyüş şeklinde yorucu olmayan düzenli egzersizler de kabızlık şikayetini azaltır.

Bu önlemlere uyulmasına rağmen kabızlık şikayetleri devam ettiğinde kabızlığı gidermeye yönelik gebelik esnasında kullanılabilen çeşitli ilaçlar mevcuttur ve doktor önerisiyle kullanılabilir.

Kabızlığın önlenmesi gebelikte sık görülen hemoroidlerin (basur) problem yaratmasının önlenmesinde ve tedavisinde de çok önemlidir.

GEBELİKTE BESLENME-BESİN MADDELERİ
 
Genel öneriler

Özel durumlar

Gebelikte beslenmeyle ilgili sık oluşan problemler
 Besin maddeleri hakkında genel bilgiler

Gebelikte gıda maddeleri ve vitaminlerin alınması gerekli günlük miktarları

Gebelikte kilo alımı
 

BESİN MADDELERİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Proteinler:

Vücudun tüm hücrelerinin yapısında rol alan proteinlerin en ufak birimi aminoasitlerdir. Aminoasitlerin bir kısmı vücutta üretilemez ve dışarıdan alınmak zorundadır. Bu önemli maddelerin yeterli miktarlarda alınması gebelikte daha ayrı bir önem kazanır. Bebek, plasenta, uterus, memeler, kan hacmi artışı ve amnios sıvısının dengesinin korunması açısından yeterli miktarda protein alınması çok önemlidir.

Şekerler ve yağlar:

Tüm şekerli besinler vücutta glikoz, frukoz ve galaktoz olmak üzere üç ayrı yapıtaşından birine parçalanır. Şekerli besinlerin temel işlevi vücuda enerji sağlamaktır. Vücutta şeker depoları başta karaciğerde depolanmış olmak üzere yaygın bir şekilde bulunur. Şekerler gıdalarda yaygın olarak bulunduklarından şeker eksikliği belirtileri görülmesi çok enderdir ve gebelik döneminde şekerli besinlerin fazla miktarlarda alınmasının size ve bebeğinize yararı yoktur.

Tüm yağlar parçalandıklarında yağ asitleri adı verilen maddelere dönüşürler. Bu yağ asitleri enerji deposu oluşturma işlevleri yanında hücre zarı yapısında da önemli rol alırlar. Yağlar da besin maddelerinde yaygın olarak bulunduklarından gebelik döneminde eksiklik belirtilerine pek rastlanmaz.

Kalsiyum:

Kalsiyum kemik ve dişlerin sağlamlığın oluşturulmasında ve korunmasında temel maddedir. Ayrıca kas dokularının kasılma işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli rolü vardır. Kan pıhtılaşmasının sağlanmasında da önemli görevler üstlenir.

Kanda her zaman belli sınırlar içerisinde serbest kalsiyum bulunur. İhtiyaç olduğunda gerekli olan kalsiyum kemiklerdeki depolardan sağlanır.

Karnınızdaki bebeğin iskelet sistemi ve dişlerinin gelişimi açısından yeterli derecede kalsiyum almanız önemlidir. Bu ihtiyacı karşılamak için düzenli beslenmeye ek olarak günde en az bir bardak süt içmeniz gerekir. Süt içemeyen anne adayları kalsiyumu peynir, yoğurt ya da diğer süt ürünlerinden karşılayabilirler.

Özellikle üçüncü trimesterde bebeğin iskelet sistemi ve dişlerinin gelişimi en hızlı aşamasındadır ve kalsiyum ihtiyacı önemli derecede artar. Bu dönemde kalsiyum ayrıca anne adayının kemiklerinde lohusalıkta süt yapımında kullanılmak üzere depolanır.

Dengeli beslenen bir anne adayında kalsiyum eksikliği belirtileri ender olarak gözlenir. Gebeliğin son dönemlerinde bacaklarda görülen kasılmalar bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmamış olmasına karşın kalsiyum içeren ilaçlarla tedavi edilebilmektedir.

Güneş ışınlarından faydalanma fırsatı fazla olmayan (kapalı yerlerde çalışan), D vitamini ve kalsiyumu alamayan anne adaylarında ağır hipokalsemi (kanda kalsiyum düşüklüğü) ve buna bağlı olarak vücutta istemsiz tetanik kasılmaların ortaya çıkması mümkündür. Ancak günümüzde bu olgulara çok ender rastlamaktayız.

Demir:

Demir, alyuvarların içinde bulunan ve oksijenin bağlanmasından sorumlu hemoglobin (hem=demir) molekülünün temel yapıtaşlarından biridir. Gebelik esnasında kan hacminin %50 arttığı gözönünde bulundurulursa düzenli demir alımının ne derece önemli olduğu anlaşılır. Özellikle gebeliğin son 6 haftasında bebek, karaciğerinde yaşamının ilk 6 ayında ihtiyacı olan demiri depolar. Bu depoların önemi büyüktür zira anne sütü ya da mamalar bebeğin tüm demir ihtiyacını karşılayamazlar.

Anne adaylarının gebeliğin ilk yarısından sonra düzenli olarak günde 30-60 mg elementer demir almaları önerilir.

Gebelik esnasında kullanılan demir ilaçları bazı anne adaylarında bulantı, mide yanması, ishal ya da kabızlığa neden olabilir. Bu yan etkilerin daha hafif yaşanması için demir ilaçlarını yatarken almak gerekir. Demir ilaçları bazı anne adaylarında dışkının siyaha boyanmasına neden olabilir.

C vitamininden zengin gıdalar (domates, turunçgiller) ya da süt ürünü olmayan, kalsiyumdan zengin gıdalar (brokkoli, badem gibi) demirin emilimini artırır. Antiasitler ise aksine emilimi olumsuz etkilerler.

Demirden zengin gıdalar karaciğer, ve diğer sakatatlar, kırmızı et, yumurta sarısı, kuru meyveler, elma suyu, bezelye, ıspanak (Temel Reis'i hatırlayınız), fasulye, mercimek, istiridye, badem, ceviz gibi gıdalardır. Ancak yine de bu gıdalar gebelikteki günlük demir ihtiyacını tam olarak karşılayamadıklarından gebelikte demir tedavisi önerilir.

Vitaminler:

Vitaminler hücresel düzeyde oluşan birçok tepkimede enzimlere yardımcı roller üstlenirler.

Bu maddeler suda çözünenler (B grubu vitaminler ve C vitamini) ve yağda çözünenler (A, D, E ve K vitamini) olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

Suda çözünen vitaminlerin çoğu ısıya duyarlı olduklarından pişirilen ya da kaynatılan gıdalarda miktarları önemli derecede azalır. Bu yüzden bu vitaminlerden zengin sebzeler iyice yıkandıktan sonra mümkünse kaynatılmadan yenmeli ya da az miktarda kaynatıldıktan sonra suyu süzülmeden yenmelidir.

Tüm vitamin ve mineralleri dengeli olarak almanın en emin yolu dengeli ve tüm besin gruplarından oluşan karışık bir beslenme tarzı benimsemektir.

Vitamin preparataları tek başına insan vücudunun tüm vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Zira şu ana kadar keşfedilmiş olan vitamin ve eser elementlerin dışında keşfedilmemiş ve vücutta çok az miktarlarda bulunan ancak önemli işlevleri olan çok sayıda madde vardır. Bunlar ancak besin maddeleri alındığında vücuda girebilir. Dengeli beslenme için bazı besin maddelerini ihmal etmek ve bunları vitamin ilaçlarından karşıladığına inanmak büyük hatadır.

Normal beslenen bir anne adayı artmış olan ihtiyacını besinlerden rahatlıkla karşılayabildiğinden vitamin takviyesine gerek yoktur. Çoğul gebelik, aşırı kusmalar, bazı ağır hastalıklarda veya beslenmenin yetersiz olduğu düşünülen durumlarda ek vitamin tedavisi genellikle gerekir.

Folik asit:

Folik asit vücutta yeni kan hücresi yapımında, aminoasit yapımında ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler üstlenen bir vitamindir. Bu yüzden gebelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Folik asit seviyesi yetersiz olduğunda yapısal olarak normalden büyük ancak işlevleri düşük alyuvar hücreleri meydana gelir ve kansızlık belirtileri ortaya çıkar.

Folik asit hakkında bilimsel olarak henüz kanıtlanmamasına karşın tıbbi çevrelerce kabul gören bir gerçek vardır: Gebeliğin erken dönemlerindeki folik asit eksikliği bebeklerde nöral tüp defektlerinin (NTD) oluşmasına neden olabilmektedir. Bu yüzden Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Center for Disease Control) 1991 yılında yayınladığı bildirgede daha önce NTD'li bebek doğurmuş olan anne adaylarının gebe kalmadan en az bir ay önce başlayıp 3 ay boyunca günde 4 miligram folik asit kullanımını önermiştir. Bu öneri çoğu doktor tarafından halen uygulanmaya devam etmektedir.

Demir içeren preparatların bir kısmında ek olarak folik asit de bulunur. Şu anda folik asit konusunda yukarıda anlatılan NTD gerçeği gözönüne alındığında demirle birlikte folikasit takviyesi yapmanın gerekli olduğunu düşünen ve bunu uygulayan çok sayıda doktor vardır.

B12:

Folik asitle benzer işlevlere sahip bir vitamindir. Yanlızca hayvansal kaynaklı besin maddelerinde bulunur. Katı vejetaryenlerin bebekleri bu nedenle B12 vitamin depoları eksik olarak dünyaya gelebilir.

C vitaminin aşırı miktarlarda alınması da işlevsel B12 vitamini eksikliğine neden olabilir.

C vitamini:

Uygun diyet alanlarda eksiklik görülmesi nadirdir. Grip belirtilerini önlemek ya da gribe yakalanmamak için günde 1 gram C vitamini kullanımının etkinliği kanıtlanmamıştır ve gebelerde zararlı olabilir (B12 emilim ve metabolizmasına olumsuz etki yapabilir).

Diğer mineraller, temel ve eser elementler:

Fosfor:

Besinlerin içinde yaygın olarak bulunan bir madde olduğundan ileri derecede beslenme yetersizliği olanlar hariç, eksikliği çok enderdir.

Çinko:

Çinko besin maddelerinde bol bulunan bir madde olduğundan normal beslenen bir anne adayında takviyeye gerek yoktur.

İyot:

Gebelikte böbreklerden iyot atılımı arttığından ve büyüyen bebeğin de iyot ihtiyacı olduğundan anne adaylarının beslenmelerinde iyotlu tuz kullanmaları gerekir. İleri derecede eksiklik durumlarında doğan bebeklerde guatr ve/veya hipotiroidi belirtileri gözlenebilir.

Magnezyum:

Magnezyum da besin maddelerinde yaygın olarak bulunan bir maddedir ve normal beslenen bir anne adayında takviye edilmesine gerek yoktur.

Vücuttaki çeşitli kas spazmlarında ise etki mekanizması tam olarak açıklanamamış olmasına karşın düşük dozda magnezyum tedavisi etkili olabilmektedir.

Bakır:

Oksidatif metabolizma enzimlerinin çoğu yapılarında bakır içerir. Bu nedenle bakır enerji üretiminde anahtar rol alan maddelerden biridir.

Gebelikte bakırı bağlayıcı seruloplazmin adlı madde fizyolojik olarak arttığından eksikliği nadir görülür.

Selenyum:

Vücuttaki toksik (zehirli) serbest radikallerin uzaklaştırılmasında kullanılan enzimlerin yapısında yeralan bir maddedir. Çinde bazı coğrafi bölgelerde ağır selenyum eksikliği vakaları sık gözlenir. Ancak Türkiye'de böyle bir durum sözkonusu olmadığından Türkiye'de yaşayan ve normal beslenen anne adaylarında takviyeye gerek yoktur.

Potasyum:

Uzun süren bulantı ve kusmalarda potasyum eksikliği meydana gelebilir. Bu durumlarda serumla potasyum takviyesi gerekir.

Sodyum:

Diüretik (idrar söktürücü) kullanılmadığı sürece eksiklik oluşması nadirdir.

Flor:

Doğacak bebeklerin dişlerinin çürüksüz ve daha sağlam olması açısından diş hekimleri gebelikte günde 2.2 mg flor alınmasını tavsiye etmektedirler. Bu öneri henüz bilimsel bir zemin bulamadığından az sayıda doktor tarafından uygulanır.

GEBELİKTE BESLENME-GÜNLÜK GEREKLİ MİKTARLAR
 
Genel öneriler

Özel durumlar

Gebelikte beslenmeyle ilgili sık oluşan problemler
 Besin maddeleri hakkında genel bilgiler

Gebelikte gıda maddeleri ve vitaminlerin alınması gerekli günlük miktarları

Gebelikte kilo alımı
 

GÜNLÜK GEREKLİ MİKTARLAR

Gıda maddesi ve günlük alınması gereken miktarı
 İşlevleri
 En önemli kaynaklar
 Açıklama
 
Kilokalori
 
Gebe olmayan: 2200

Gebe(1.trimester):2200

Gebe (2. ve 3. trimester): 2500

Emziren: 2700
 Anne adayının normal bedensel işlevlerinin devamı.

Anne adayı ve bebekte yeni doku gelişiminde gerekli olan ve gebeliğe bağlı olarak artan metabolik ihtiyacı karşılamak için enerji sağlamak.
 Karbonhidrat, yağ ve protein.
 Gebeliğin dönemi, anne adayının ağırlığı, hareketlilik, gebelik öncesi kilo ve beslenme durumuna göre günlük alınması gerekli miktar değişebilir.

Günlük kalori ihtiyacını karşılamak için alınan gıda maddeleri basit yağlar ya da şekerli gıdalardan oluşursa, bu besin maddeleri anne adayının diğer gerekli maddelerini aldığını garanti edemez.
 
Su ve diğer sıvılar
 
Anne adaylarının tüm gebelik dönemince günde en az 2 litre su içmeleri önerilir.
 Canlı organizmaların en önemli yapı maddelerinden biridir.

Hücreiçi ve hücrelerarası işlevler, besin maddelerinin hücrelere taşınması, artık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılması su yoluyla olur.

Gebelikte kan hacmi artar, anne adayının vücudunda yeni hücre yapımı olur ve gelişen bebekte de sürekli yeni hücre yapımı olur. Bu hücrelerin oluşumunda ve kan hacminin artmasında vücutta ek suya ihtiyaç vardır. Ayrıca vücutta kullanılan suyun birim zaman içinde dolaşan miktarı da artar. Bu yüzden gebelikte vücutta önemli oranda su tutulumu olur. Bu tutulan suyun yenilenme hızı da artmıştır. Bu yüzden su önemli bir hammadde ve sarf malzemesidir.

Su ayrıca vücut ısısının düzenlenmesinde ve sindirim işlevinin gerçekleşmesinde de önemli miktarlarda sarfedilir.
 Su, meyve suları, sulu gıdalar, süt
 Anne adaylarının sıvı alımına çoğu zaman gereken önemi vermedikleri gözlenmektedir. Ancak su gebelikte hızla tüketilen ve bu yüzden sürekli yerine konması gereken bir maddedir. Bu yüzden beslenme konusunda bilinçli anne adaylarının suyu temel bir besin maddesi olarak görmeleri gerekir.
 
Protein
 
Gebe olmayan:46 gram

Gebe:60 gram

Emziren: 65 gram
 Gebelik döneminde yeni oluşan dokuların yapıtaşı olarak proteine ihtiyaçları vardır.

Proteinler vücutta temel hücre yapıtaşı olarak yeralmaları yanında savunma sisteminin oluşturduğu antikorların da yapısında yeralırlar.

Gerekli durumlarda vücutta enerji sağlayıcı olarak ön planda proteinlerden faydalanılmaktadır.
 et, balık, tavuk, yumurta, süt, peynir, kuru fasulye, kuru bezelye, fıstık, fındık, tahıllar, hububat (yulaf, pirinç, çavdar, mısır)
 Gebelikte özellikle bebek gelişiminin en hızlı olduğu üçüncü trimesterde protein ihtiyacı çok artar.
 
MİNERALLER
 
Kalsiyum

Gebe olmayan:800mg

Gebe:1200 gram

Emziren: 1200 gram
 Kemik ve dişlerin yapımında ve gelişmesinde temel yapıtaşıdır.

Kan pıhtılaşmasında önemli roller üstlenir.

Vücudun diğer mineralleri etkin bir şekilde kullanmasına yardımcı olur.
 Süt, peynir, tahıllar, sebzeler, yumurta sarısı, balık konservesi, dondurma
 Gebeliğin sonlarına doğru bebeğin ihtiyacı artar.
 
Fosfor

Gebe olmayan:800mg

Gebe:1200mg

Emziren:1200mg
 Kemik ve dişlerin yapımında ve gelişmesinde rol alır.
 süt, deniz ürünleri, peynir, etler
 Kalsiyum ve fosfor kanda belli bir oranda bulunmak zorundadır. Birinin alımındaki dengesizlik diğerini de etkiler.
 
Demir

Gebe olmayan:15 mg

Gebe:30 mg

Emziren:15 mg
 Proteinlerle birlikte hemoglobinin temel yapıtaşıdır.

Bebeğin demir depolarının oluşmasında alınan demir miktarı çok önemlidir.
 ciğer, kırmızı et, yumurta sarısı, tahıllar, yapraklı sebzeler, fındık, bakliyat, kuru meyveler, kuru erik, erik ve elma suyu
 Gebeliğin son altı haftasında bebeğin ihtiyacı 10 kat artar.

Gebeliğin ikinci yarısından itibaren günde 30-60 mg demir alınması önerilir.
 
Çinko

Gebe olmayan:12 mg

Gebe:15 mg

Emziren:19 mg
 İnsülinin komponentidir

kemik ve sinir sisteminin oluşumunda önemli rolleri vardır
 et, ciğer, yumurta, ve deniz mahsulleri (özellikle istiridye)
 Eksikliğinde fetusun iskelet ve sinir sisteminde defektler oluşabilir (eksikliği çok nadirdir)
 
İyot

Gebe olmayan:150mcg (mikrogram)

Gebe:175mcg

Emziren:200mcg
 Vücudun enerji tüketiminin ayarlanmasında önemli görevleri vardır (tiroid hormonlarının yapısında yeralır).
 Deniz ürünleri, iyotlu tuz
 eksikliği bebekte guatr oluşumuna neden olabilir.
 
Magnezyum

Gebe olmayan:280 mg

Gebe:320 mg

Emziren:355 mg
 Hücre metabolizmasında, enerji kullanımında , protein metabolizmasında önemli rolleri vardır.

Enzimlerin çalışmasında anahtar rol alır.

Doku büyümesi ve kas işleyişinde görev alır
 Fındık, kakao, yeşil sebzeler,tahıllar, kuru fasulye ve fıstık
 çoğu kemikte depolanır. Eksikliğinde nöromuskuler belirtiler (kasılmalar) oluşur.
 
YAĞDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER
 
A vitamini

Gebe olmayan:800 mcg (mikrogram)

Gebe:800 mcg

Emziren: 1300 mcg
 kemik ve doku büyüme ve gelişmesine yardımcı olur.

enamel üreten hücrelerin gelişiminde temel maddedir

cilt ve mukozaların sağlığının korunmasında önemlidir
 tereyağ,margarin, yeşil ve sarı sebzeler, karaciğer
 fazla miktarlarda alındığında fetus üzerine toksik etki gösterebilir. Işığa maruz kaldığında etkisini yitirir.
 
D vitamini

Gebe olmayan: 10 mcg (mikrogram)

Gebe:10 mcg

Emziren:12 mcg
 Kalsiyum ve fosforun emilimi için ve diş ve kemiklerin mineralizasyonu için gereklidir.
 süt, margarin, balık yağı, güneş ışını
 fazla miktarlarda alındığında fetusa zarar verebilir.
 
E vitamini

Gebe olmayan:8mg

Gebe:10 mg

Emziren:12 mg
 Doku gelişimi, hücre duvarı yapısı, alyuvar hücresi bütünlüğü için gereklidir.
 sebze yağları, et, yumurta, süt, fındık
 A vitaminin emilimini artırıcı özelliği vardır.
 
K vitamini

Gebe olmayan:55 mcg (mikrogram)

Gebe:65 mcg

Emziren:65 mcg
 kan pıhtılaşma faktörlerinin üretimi için gereklidir.
 
 vücutta barsak florasında üretilir.
 
SUDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER
 
Folik asit

Gebe olmayan:180 mcg (mikrogram)

Gebe:400 mcg

Emziren:280 mcg
 Hemoglobin sentezi için önemlidir

DNA ve RNA sentezinde önemlidir

Aminoasit sentezinde önemlidir
 ciğer, yapraklı yeşil sebzeler, maya
 Eksikliği anemiye neden olur.

Beklediğinide ya da kaynatıldığında harabolur.

Demirle birlikte günlük 400 mikrogram takviye doktorlar tarafından yaygın olarak uygulanmaktadır.
 
Niasin

Gebe olmayan:15 mg

Gebe:17 mg

Emziren:20 mg
 enerji ve protein metabolizmasında rol alır.
 et, sakatat, fıstık, fasulye, bezelye, tahıllar
 Diğer suda çözünen vitaminlerin aksine dayanıklıdır. Pişirilme esnasında önemli bir kısmı değişime uğramaz.
 
Riboflavin

Gebe olmayan:1.3 MG

Gebe:1.6 MG

Emziren:1.8 MG
 enerji ve protein metabolizmasında rol alır.
 süt,et, tahıllar
 
 
Tiamin (B1)

Gebe olmayan:1.1 mg

Gebe:1.5mg

Emziren:1.6mg
 enerji metabolizmasında önemlidir
 et, ciğer, tahıllar, çeşitli sebzeler
 kas ve sinir sisteminde karbonhidrtaların enerjiye dönüştürülmesinde çok önemli rolü vardır.
 
Piridoksin (B6)

Gebe olmayan:1.6mg

Gebe:2.2 mg

Emziren:2.1 mg
 aminoasit metabolizması ve protein sentezinde önemlidir.

fetusun büyümesi için önemlidir.
 işlenmemiş tahıllar, bakliyat, fındık, fıstık, mısır
 aşırı miktarlarda kullanıldığında emziren annelerin süt miktarını azaltabilir. Erken gebelikte bulantının giderilmesinde faydalı olabilir.
 
Kobalamin (B12)

Gebe olmayan:2.0 mcg

Gebe:2.2 mcg

Emziren:2.6 mcg
 protein metabolizmasında önemlidir.

alyuvarların oluşturulmasında önemlidir.
 süt, yumurta, et, ciğer, peynir
 İleri derecede eksikliğinde anemi ve sinir sistemi hasarı meydana gelir. Barsakların bakteri florası tarafından üretilir.
 
C vitamini

Gebe olmayan:60 mg

Gebe:70mg

Emziren:95mg
 doku oluşumu ve sağlamlığında önemlidir.

bağdokusu ve damar dokusunun "harcını" oluşturur.

demir emilimini artırıcı özelliği vardır.
 turunçgiller, çilek, domates, kavun-karpuz, kırmızı biber, yeşil sebzeler, patates
 soğuk algınlığını önlemede yükleme tedavisinin gerçekten etkili olduğu kanıtlanmış değildir.  alıntı