*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI  (Okunma sayısı 976 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
« : Aralık 28, 2017, 02:27:39 ÖÖ »
GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
 
Gebelik dönemi bazı yakınmalar, önceden varolan hastalıklar ya dagebelikte yeni gelişen durumlar nedeniyle çeşitli ilaçların kullanıldığı bir dönemdir. Elbette tıbbi durumlar gerektirdiğinde gebelik döneminde de ilaçlar kullanılmalıdır. Anne adayı şiddetli yakınmaları olduğunda gebe olduğu için tıbbın tedavi olanaklarından yoksun bırakılmayacaktır. Ancak gebelikte ilaç kullanımında uyulması gereken kurallar vardır ve bu kurallara uyularak kullanıldığında, gebelikte alınan ilaçların gebelik ve bebek üzerinde istenmeyen etkiler oluşturması beklenmez.

En önemli kural gebelikte tıbbi durum ya da yakınmalar ilaç kullanımını gerektirmedikçe ilaç kullanmamak ve kullanılacak ilaçları mutlaka doktor önerisiyle kullanmaktır. Hemen her tıbbi durum için gebelikte kullanıma uygun bir ilaç vardır.

 Kesinlikle teratojen olduğu bilinen ilaçlar
 
İlaçlar hakkında genel bilgiler
 Talidomid faciası
 
Teratojen madde nedir?
 DES faciası
 
Teratojen madde bebek üzerindeki etkisini nasıl gösterir?
 Gebelikte sıklıkla kullanılan ilaçlardan örnekler
 
İlaçların teratojen olup olmadıkları nasıl belirlenir?
 
Gebelik döneminde anne adayları çeşitli nedenlerle ya gebe olduklarını bilmeden ya da bildikleri halde doktor önerisiyle çeşitli ilaçlar kullanırlar. WHO (World Health Organization: Dünya Sağlık Örgütü) dünya genelinde yaptığı bir çalışmada anne adaylarının tüm gebelik dönemi boyunca vitamin ve demir ilaçları hariç ortalama üç ayrı ilaç kullandığını belirlemiştir.Buna "over the counter" tabir edilen ve reçetesiz satın alınabilen ilaçlar dahil değildir.

Gebelik döneminde en sık kullanılan ilaçlar bulantı gidericiler, antiasitler (mide asidini düşüren ilaçlar), antihistaminikler (allerji belirtilerine karşı kullanılan ilaçlar), analjezikler (ağrı kesici ilaçlar), antibiotikler, sakinleştirici ilaçlar, uyku ilaçları gibi ilaçlardır.

Gebelik döneminde kullanılan ilaçların %100'e yakını plasentadan bebeğe geçmesine karşın, ilaçların çok az bir kısmının bebekte istenmeyen durumların oluşmasına neden olduğu belirlenmiştir.

İlaçlar hakkında genel bilgiler

İlaçlar lokal (bölgesel), oral (ağızdan), parenteral (damar yoluyla, kasiçi uygulamayla), transdermal (cilt yoluyla), inhalasyon (akciğerler yoluyla) ve ender ve özel durumlarda uygulanan bazı yollarla vücuda girerler.

Lokal ya da topikal uygulama esnasında hasta olan bölgeye ilacın direkt verilmesi söz konusudur (göz, kulak burun damlaları, cilt pomad ve kremleri, hemoroid (basur) ilaçları gibi). Bu uygulama şeklinde kana geçiş genellikle oldukça düşüktür ve bu yüzden bebeğin direkt olarak etkilenme riski azdır. Gebelikte bu tür ilaçlar oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.

Oral uygulamada tablet, kapsül, suspansiyon (yani tozun eritilmesiyle hazırlanmış ilaç), şurup gibi etken maddeyi içeren farmakolojik preparatlar ağız yoluyla alınır ve sindirim sistemine ulaşır. Direkt mideye ya da barsaklara etkili olan ilaçlar etkilerini burada gösterdikten sonra genellikle kana fazla geçmeden dışkı yoluyla atılırlar (mide ilaçları, barsak gazı gideren ilaçlar, kabızlık ilaçları gibi). Ancak diğer ilaçlar barsaklardan geçerken yüksek oranda kana geçerler ve vücudun tüm organlarına dağılarak etki gösterecekleri bölgeye ulaşırlar (antibiotiklerin enfeksiyon bölgesine, ağrı kesicilerin de ağrı olan bölgeye ulaşması gibi). Burada bilinmesi gereken önemli nokta ilaçların seçici olarak hasta bölgeyi bulma özelliklerinin olmaması ve bu nedenle kan damarlarının götürdüğü her noktaya ve bu arada da plasentaya eşit miktarlarda ulaşmalarıdır. Bu yüzden kana geçen her madde plasenta yoluyla bebeğe de ulaşır. Bunun istisnası verilen ilacın plasentayı geçemeyecek kadar büyük yapılı bir madde olmasıdır (kan npıhtılaşmasını engellemede kullanılan heparin gibi).

Parenteral uygulamalarda intravenöz (damariçi) uygulama ilacın direkt olarak kana karışmasını sağlar. Kasiçi uygulamalarda da ilaç kısa zamanda kan dolaşımına geçer. Transdermal (cilt yoluyla) yapılan uygulamalar (flaster şeklinde cilde yapıştırılan ilaçlardır), inhalasyon yoluyla ilaç alımı gibi uygulamalar da etken maddenin kısa zamanda kana geçmesini sağlar.

İlaç kana geçtikten sonra neler olur?

İlaç kana geçtikten sonra bazı istisnalar hariç kural olarak plasenta yoluyla direkt olarak bebeğin kan dolaşımına geçer ve anne kanındaki ilaç düzeyiyle bebeğin kanındaki ilaç düzeyi eşitlenir. Bu çoğu durumda bir dezavantaj olmakla beraber bebeğin lehine kullanıldığı çok sayıda durum vardır. En güzel örnek bebekte aritmi (düzensiz kalp atımı) saptandığı ve bebeğin bu yüzden ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı durumlarda anne adayına verilen antiaritmik (kalp atımını düzenleyici) ilaçların bebeğin dolaşımına geçerek bebekteki aritmiyi normale döndürebilmesidir.

İlaç bebeğin dolaşımına geçtiği andan itibaren bebeğin bulunduğu gebelik haftasına, maruz kaldığı ilaç dozuna ve ilacın teratojen (anomali yapıcı) etkilerine göre bebekle ilaç arasında etkileşim başlar.

Teratojen madde nedir?

"Teratojen" kelime olarak "normalden farklı, anormal yapı oluşturan" anlamında kullanılır. Gebelikte teratojen madde "maruz kalınması durumunda bebekte yapısal bozukluk yaratan etken" anlamına gelir.

Teratojen etkenler gebelik esnasında anne adayının maruz kalması durumunda bebeği etkileyerek bebekte kalıcı bir şekil ya da işlev bozukluğuna neden olduğu bilinen etkenler ya da maddelerdir.

Bu etkenler gebelikte kullanılan çeşitli ilaçlar, gebelikte maruz kalınan radyasyon (röntgen ışınları ve radyoaktif maddeler) ve çeşitli mikroorganizmalardır (virüs, parazit gibi). Liste bununla sınırlı değildir ve her geçen gün listeye yeni teratojen gruplar eklenebilir.

Teratojen madde bebek üzerindeki etkisini nasıl gösterir?

Teratojen maddelerin yaptığı etkinin tam olarak ne olduğu, yani hangi sistemi "bozduğu" çok önemlidir. Teratojen olarak bilinen maddelerin çoğu etkilerini organ gelişiminde kusurlara yol açarak gösterirler. Bazı ilaçlar kalp defektlerine yol açarlarken, bazıları nöral tüp defektleri, bazıları da kol ve bacaklarda gelişim kusurlarına yol açarlar. Bazı teratojenler ise organ gelişimi üzerinde herhangi olumsuz bir etki yaratmazken bebeğin doğumuna yakın bir dönemde alındıklarında bebeğin sistemlerinde işlevsel bozukluklar yaratırlar. Örneğin doğuma yakın dönemde alınan aspirin bebeğin hemostaz (kanamayı durdurucu ve engelleyici) işlevini bozarak bebekte olağan olmayan kanamalara yolaçabilir. Bazı ağrı kesici ilaçlar da ileri gebelik haftalarında alındıklarında bebeğin doğmadan önceki kan dolaşımında önemli rol oynayan ve doğumdan sonra kapanması gereken ductus arteriosus adlı kanalın erken kapanmasına ve dolaşımının bozulmasına yolaçarlar.

Bu durumda ilaçların teratojen etkisi olduğunun bilinmesi yeterli değildir. İlacın nasıl bir teratojen etkide bulunduğu önemlidir. Eğer teratojen etki organ gelişimi üzerine olan bir etkiyse ilacın organ gelişiminin bitmesinden sonra (birinci trimester sonuna doğru) kullanılması durumunda doğan bebekte ilaca bağlı olarak bir kusur oluşması beklenmez. Ya da işlevsel bozukluk yaratan ağrı kesici ilaçların da gebeliğin erken dönemlerinde kullanılmasının doğan bebekte işlevsel kusura yolaçması beklenmez. Bu yüzden bir ilaç için "gebelikte kullanımı sakıncalıdır" yerine gebeliğin erken dönemlerinde ya da doğuma yakın dönemde (ya da başka bir zamanda) kullanılması sakıncalıdır şeklinde bir önerme daha uygun olabilir, ancak bunun için ilacın etkilerinin çok iyi araştırılmış olması gerekir. İlaçlar listesine hergün yenileri katıldığı ve çoğu ilacın da hangi organ sistemine etki ettiği tam olarak bilinmediğinden gebelikte ilaç kullanımında her zaman dikkatli olunmalıdır.

İstenmeyen etkilerini gebeliğin son dönemlerinde kullanıldıklarında gösteren ilaçlara diğer bir örnek anne adayında oluşan enfeksiyonlarda tetrasiklin grubu antibiotik kullanımıdır. Kimyasal özellikleri nedeniyle bu grup antibiotikler bebeğin yeni gelişmekte olan diş taslaklarını etkileyerek bebeğin dişlerinin kalıcı olarak kahverengi-sarı bir renge boyanmasına neden olmaktadır.

Kullanılan ilacın teratojen özellikleri dışında diğer bir belirleyici etken de ilacın kullanılma dozu ve süresidir. Çoğu ilaç düşük dozda ve az sayıda kullanıldığında bebekte herhangi bir istenmeyen duruma yol açmazken, doz ve kullanım günü arttıkça aynı ilaçlar bebekte istenmeyen durumlar oluşturabilmektedir.

Gebelikte kullanılan bazı ilaçların etkileri doğumda bebek yapısal ve işlevsel olarak tümüyle normal görünmesine karşın yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir. Buna en iyi örnek çok önceleri anne adaylarına düşük tehdidi tedavisi için verilen DES (Dietilstilbestrol) adlı hormon türevi ilaçtır. Bu ilacı kullanan anne adaylarının doğan kız çocuklarında doğumda herşey normal bulunmuş, ancak bu kızlar büyüdükçe ve özellikle de doğurganlık çağına geldiklerinde felaket tablosu ortaya çıkmıştır: İntrauterin dönemde (doğmadan önce) bu ilaca maruz kalan kızlarda genital sistemde çeşitli şekil bozuklukları (rahim ve vajinada şekil bozuklukları) ve vajina ve serviks kanserinde artış gözlenmiştir.

GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
 
İlaçların teratojen olup olmadıkları nasıl belirlenir?

Belli bir ilaç piyasaya sürülmeden önce çok çeşitli deneylere tabi tutulur. Bu deneyler arasında en önemlisi ilacın hayvanlar üzerinde ve gebelikteki etkilerini araştırmak için gebe hayvanlar üzerinde denenmesidir. Bu deneyler elbetteki insanlar üzerinde yapılamaz ve hayvan deneylerinin sonuçları insanlardaki etkiler konusunda ancak bir fikir verebilir. Ancak yakın bir gelecekte insan doku kültürleri kullanılarak daha gerçekçi sonuçların alınması mümkün olacaktır.

Diğer bir yol dünyanın dört bir yanından elde edilen bilimsel vaka takdimleridir. Bu vaka takdimlerinde ilacı kullanan ve kendi isteğiyle gebeliğini devam ettiren anne adaylarının bebeklerinin doğum sonrası incelenmesiyle çok değerli veriler elde edilir. Bu veriler birleştirilerek belli bir ilacı gebeliğinin aynı döneminde kullanılan belli sayıda anne adayının bebeklerinde ortaya çıkan anomaliler ve türleri normalde hiçbir ilaç ya da teratojen maddeye maruz kalmayan anne adaylarında beklenen yaklaşık %3'lük anomali riskiyle karşılaştırılır.

Hayvan deneyleri

Bir ilacın gebelik esnasında kullanılması durumunda gebelik ve bebek gelişimi üzerinde olan etkilerini tahmin etmek için hayvan deneylerinden faydalanılmaktadır. Gebe hayvanlarda genellikle çok yüksek dozlarda kullanılan etken maddenin etkisi gebeliğin bitiminde doğan yavrunun değerlendirilmesiyle tahmin edilmeye çalışılır. Ancak özellikle fareler gibi fizyolojik olarak insan yapısından oldukça uzak olan hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde elde edilen sonuçlar insanlara bire bir uyarlanamamaktadır. Bunun en güzel örneği hayvan deneylerinde hiçbir olumsuz etkisi bulunmayan talidomiddir. Bu ilaç anne adaylarında uyku ilacı olarak yıllarca kullanılmış ve bebeklerde kol ve bacak kusurlarına yolaçtığı saptandıktan sonra bırakılmıştır. Ancak bunun tersi daha geçerlidir. Yani hayvan deneylerinde gelişim kusurlarına yolaçan birçok ilaç insanlarda bu duruma yolaçmamaktadır.

İnsanlardan elde edilen veriler

Anne adayları arasında gebelik esnasında ilaç kullananların bir kısmı gebeliklerini hertürlü riski göze alarak devam ettirmektedir. Bu anne adayları doğum yaptıklarında bebekleri ayrıntılı incelemelerden geçirilmekte ve yapısal (bir organın gelişmemesi) ya da işlevsel (bir organın çalışmaması) gibi bozukluklar açısından dikkatlice incelenmektedir. Ayrıca bebek doğumdan sonra normal olduğu saptansa bile uzun vadeli (mümkün olabilen en uzun süre) incelenmeye devam etmektedir.

Bu anne adaylarından elde edilen veriler toplanarak istatistiksel işlemlere tabi tutulur. Bu istatistikler sonucunda aynı ilacı aynı dozlarda ve gebeliğin aynı dönemlerinde kullanmış anne adaylarından elde edilen verilerle gebelik esnasında hiçbir ilaç kullanmamış annne adaylarının verileri karşılaştırılır. İncelemeye alınan bu çalışma grubu (ilaç kullananlar) ile kontrol grubu ( ilaç kullanmayanlar) anne adaylarının bebeklerinde ortaya çıkan gelişim ya da işlevsel kusurlar gruplara ayrılır ve çalışma grubu ile kontrol grubunda görülen anomali oranı arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı çıktığında ilaç muhtemel teratojen olarak değerlendirilir. Örneğin çalışma grubundaki bebeklerde %5 oranında kalp defektleri saptandığını kabul edelim. Kontrol grubunda da bu %2 olsun. Bu verilerle birlikte incelemeye alınan insan sayısı istatistiksel anlamlılık formülüne tabi tutulduğunda eğer istatistiksel olarak anlamlılık varsa ( hata payı genel olarak %5'ten düşük kabul edilerek) ilaç bu anomali için teratojen anlamına gelir.

Bu deneylerin geçerliliği dünyanın dört bir yanından bildirilen olgu sayısıyla direkt ilişkilidir. Olgu sayısı ne kadar artarsa riskin gerçeğe yakınlığı da o kadar artar.

Ancak birçok ilaç için yanlızca doğuma ait veriler vardır. Halbuki DES olayında olduğu gibi bazı ilaçlar yıllar sonra etklilerini göstermektedir. Bu yüzden sadece doğumdaki "normallliği" baz almak doğru değildir.

Bir ilaçla ilgili olarak çoğu zaman çok sayıda çalışmada çelişkili sonuçlar çıkmaktadır. Bu da çalışmada olgu sayısının düşüklüğü ve kalitesiyle ilgilidir. O yüzden farklı zamanlarda bazı ilaçlarla ilgili farklı sonuçlar çıkabilmektedir. OKS (Doğum kontrol hapları) örneğinde olduğu gibi ilaçların gebeliğin erken döneminde kullanılmasında önceki çalışmalarda kol-bacak gelişim kusurlarının arttığı ifade edilmiş, daha sonra yapılan çalışmalarda bu doğrulanmamıştır.

GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
 
Kesinlikle teratojen olduğu bilinen ilaçlar

Şu anda çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmakta olan çok sayıda etken madde olmasına karşın bunlar arasında bebekte anomali yapma riski olduğu kesinleşmiş ya da kuvvetle muhtemel olan ilaçların sayısı oldukça azdır. Bu ilaçların en sık kullanılanları aşağıdaki yeralmaktadır:

ACE inhibitörleri (hipertansiyon tedavisi)
 Danazol (hormon bozukluğu ve endometriozis tedavisinde kullanılır)
 Radyoaktif iyot (tiroid fonksiyon testlerinde kullanılır)
 
Alkol
 DES (Dietilstilbestrol)-Östrojen türevi
 Tetrasiklin (antibiotik)
 
Androjen ("erkeklikle ilgili") hormonlar
 Etretinat (Psoriazis (sedef) hastalığında kullanılan bir A vitamini türevi)
 Talidomid

Busulfan, Siklofosfamid, Aminopterin, Metotreksat gibi kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar
 Izotretinoin (Sivilce tedavisinde kullanılan bir A vitamini türevi)
 Diğer teratojenlere örnekler:
Rubella (Kızamıkçık) canlı aşısı
Radyasyon
 
Karbamazepin, Trimetadion, Fenitoin, Valproik asit gibi epilepsi (sara) ilaçları
 Lityum (Psikiyatride kullanılan bir ilaç)
 
Kumarin ve türevleri (pıhtılaşmayı engellemede kullanılan ilaçlar)
 Metimazol (tiroid hormonu yüksekliğinde kullanılan bir ilaç)
 
Liste gün geçtikçe uzamaktadır ve tam bir liste değildir.

Akılda tutulması gereken en önemli nokta organlarda yapısal bozukluk yaptığı kesinlikle bilinen ilaçların büyük bir kısmının kritik devre (yani organ gelişiminin olduğu devre) atlatıldıktan sonra genellikle bu etkiyi göstermemesidir.

FDA Sınıflaması (1979)

FDA (Food and Drug Administration-ABD'nin ilaç ve gıdaları denetleyici en üst kurulu) ilaçları gebelikte bebek üzerinde etkileri açısından beş ayrı gruba ayırmıştır:

A Kategorisi: İnsanlarda yapılan çalışmalarda fetus üzerine olumsuz bir etki saptanmamıştır. Bu gruba dahil olan çok az sayıda ilaç vardır. Gebelikte kullanılan vitaminler bu gruptadır.

B Kategorisi: Hayvanlarda yapılan çalışmalarda hayvan fetusları üzerinde olumsuz bir etki saptanmamıştır, ancak insanlarda yapılan çalışmalar mevcut değildir.

Ya da:

Hayvanlarda yapılan çalışmalarda olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlarda yapılan çalışmalarda bu olumsuzluklar doğrulanmamıştır. Penisilin grubu antibiotikler bu grupta yeralır.

C Kategorisi: Hayvan ve/veya insanlarda yapılan çalışmalar yetersizdir.

Ya da:

Hayvan deneylerinde olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlara ait veri yoktur. Gebelikte kullanılan ilaçların çoğu bu grupta yeralır.

D Kategorisi: bu gruptaki ilaçlarda insan fetusu üzerine olumsuz etki bulunmuştur. Bu gruptaki ilaçlar kar/zarar oranı kar lehine olduğunda kullanılabilecek ilaçlardır. Gruba en iyi örnek sara hastalığı olan anne adaylarının kullanması gereken ilaçlardır.

X Kategorisi: bu gruptaki ilaçlarda da insan fetusu üzerine olumsuz etki bulunmuştur. Ancak bu gruptaki ilaçlar gebelikte kullanıldığında kar/zarar oranı her zaman zarar lehine olan ilaçlardır. Bu yüzden hiç bir şekilde gebelikte kullanılmamalıdır (DES ve Talidomid gibi ilaçlar).

Bu sınıflandırma birçok açıdan yetersizdir ve kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü sınıflandırma hem gebeliğin hangi döneminde kullanıldığını dikkate almamakta hem de bebekteki riskle birlikte tedavi konusundaki yönlendirmeyi de içermektedir.

Talidomid faciası

Talidomid yaklaşık 35 yıl önce gebelikte sakinleştirici olarak kullanılmak üzere FDA (Amerika'nın gıda ve ilaç kontrol kuruluşu) onayı almış ve doktorlar tarafından anne adaylarına yaygın olarak verilmiş bir ilaçtır. FDA bu onayı vermeden önce çok çeşitli hayvan deneylerinin(!) sonuçlarına başvurmuş ve gebe hayvanların bebekleri üzerinde anomali yaratmayan (!) bu maddenin gebelikte kullanımını onaylamıştır. Avrupa ülkelerinden başta Almanya olmak üzere çoğunda gebelik döneminde ilaç sakinleştirici olarak kullanılmaya devam etmiştir.

Geçen yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinden gelen vaka takdimlerinde kol ve bacaklarda "bugüne kadar rastlanmayan bir anomali türünden" (kol ve/veya bacakların bir kısmının olmaması) sözedilmeye başlanmıştır. Daha sonradan geriye dönük yapılan incelemelerde bu bireylerinin anne adaylarının erken gebelik döneminde (birinci trimester) talidomid kullandıkları anlaşılmış ve bu özgün anomalinin talidomid kullanımına bağlı olduğu anlaşılmıştır.

Şu anda yanlızca Almanya'da talidomid kurbanı olan 5000 birey yaşamaktadır!

DES faciası

DES (Dietilstilbestrol) de yıllar önce anne adaylarına gebeliğin erken dönemlerinde düşük tehdidinin "tedavisi" için verilmiş bir ilaçtır. Bu ilaç da yine hayvan deneyi sonuçlarına göre onay almıştır! Yine kullanımından sonra geçen yıllarda vaka takdimlerinde kadınlarda anormal (T şekilli) uterus yapısından, ya da diğer bazı yapısal bozukluklardan ve yine erken yaşlarda kadınlarda vajinada berrak hücreli kanserlerden bahsedilmeye başlanmıştır. Bu kadınların geriye dönük incelemelerinde büyük kısmının henüz doğmadan önce DES'e maruz kaldığı anlaşılmıştır.

İlacın kurduğu tuzak gebe hayvan deneylerinde anomali yaratmaması ve ilacı erken gebelik döneminde kullanan anne adaylarından doğan bebeklerde de "herhangi bir anomali yapmadığı" saptandığından kullanımına devam edilmesidir. İlacın etkileri yıllar sonra bu anne adaylarından doğan kız çocukları doğurganlık çağına ulaştıklarında ortaya çıkmıştır.

Şu anda bile halen vajinadaki bu seyrek kanser türü için tedavi gören ya da uterustaki şekil bozukluğunun sonuçları için (kısırlık, erken doğum gibi) tedavi gören çok sayıda kadın vardır.

GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
 
Gebelikte sıklıkla kullanılan ilaçlardan örnekler

Gebelik dönemi hiç bir şekilde ilaç kullanılmaması gereken bir dönem değildir. Anne adaylarının çeşitli yakınmaları olduğunda bu yakınmaları gidermek amacıyla (bulantı, mide yanması, başağrısı gibi) ya da bir hastalığa yakalandıklarında hastalığı tedavi etmek amacıyla (idrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi) ilaç tedavisi verilir. Seçilen ilaçlar gebelik döneminde kullanıma uygun olan ilaçlardır.

Enfeksiyonlar

Enfeksiyonlar tıbben tedavisi zorunlu olan hastalıklardır ve gebelikte kullanıma uygun çok sayıda ilaç arasından enfeksiyona en etkili olanı seçilir.

Antibiotikler

Penisilinler yıllardan beri kullanılan ve antibiotikler arasında gebelikte kullanım açısından en güvenli olanlardır. Bunlara yeni jenerasyon penisilin türevleri de dahildir.

Eritromisin de özelllikle penisilin allerjisi olanlarda kullanılan diğer bir antibiotiktir.

Sefalosporin grubu antibiotikler konusunda yapılan kısıtlı sayıda çalışmada fetus üzerine olumsuz bir etki bildirilmemiştir. Bu grubun yıllardan beri anne adaylarında kullanıldığı gözöüne alınırsa penisilinler kadar güvenli olduğu söylenebilir.

Tetrasiklin grubu antibiotiklerin kullanımından çok ender durumlar hariç gebelikte kaçınılır. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında bebeğin dişlerinde kalıcı renk değişikliğine neden olabilir.

Sulfonamidler gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında doğan bebekte hiperbilirubinemi (sarılık) yapabilirler.

Nitrofurantoin oldukça güvenli ve asemptomatik bakteriüride sıklıkla tercih edilen bir ilaçtır.

Florokinolon grubu (DNA giraz inhibitörü) antibiotikler de hayvan deneylerinde eklem hasarına yolaçtıklarından çok dirençli idrar yolu enfeksiyonları hariç kullanılmazlar.

Mantar ilaçları

Gebelikte vajinada mantar enfeksiyonlarına sık rastlanır ve güvenle kullanılan vajinal fitiller ve kremler mevcuttur.

Virüs ilaçları

Günümüzde virüslere karşı kullanılan ilaçların çoğu henüz deneme aşamasındadır. Virüslere etkili olduğu bilinen ilaçlar sayıca çok azdır ve etkileri de kısıtlıdır. Gebelikte kullanımı ile ilgili bilgiler de çok azdır. Ancak bu ilaçlar etkilerini genellikle hücre içinde virüse ait DNA ya da RNA'ya yönelik olarak gösterdiklerinden gebelikte kullanımının sakıncalı olduğu düşünülmektedir.

Zidovudin (Daha önce AZT), AIDS de dahil olmak üzere çeşitli HIV enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde kanında virüs taşıyanlarda belirtileri geciktirmede ya da virüsle kazayla temas etmiş birini korumada kullanılır. Her ne kadar teorik olarak gebelerde kullanımı sakıncalı olduğu düşünülse de AIDS hastalığının ölümcüllüğü gözönünde bulundurularak kullanılması gerekebilir.

Asiklovir uçukta lokal uygulandığında kana çok az geçtiğinden bebeğe etkilerinin de az olması beklenir, ancak yine de gebelikte kullanılması önerilmez..

Amantadin gripte kullanılan bir virüs ilacıdır. Gebelikte etkileri üzerine bilgi yoktur.

Parazit ilaçları

Gebelikte parazit enfeksiyonları sık görülür.

Vajinal trikomonas enfeksiyonlarında kullanılan metronidazol erken gebelikte verilmez, ancak gebe olduğunu bilmeden ilacı kullananlarda riskin oldukça düşük olduğu söylenebilir.

Kalp ve ilaçları ve tansiyon düşürücüler, diğer dolaşım sistemi etkili ilaçlar

Anne adaylarının yaklaşık %1'inde kalp hastalığı vardır. Gebelikte kullanıma uygun olan ilaçların çoğunun gebelik ve bebek üzerine olumsuz bir etkisi olmadığı düşünülmektedir.

Tansiyon düşürücü ilaçlar arasından ACE inhibitörleri gebelikte kullanılmazlar.

İdrar söktürücü ve tansiyon düşürücü olarak kullanılan furosemid erken gebelik döneminde kullanıldığında bebekte anomalilere neden olabileceğinden kullanılmaz.

DVT ve pulmoner embolide pıhtılaşmayı engellemek için molekül büyüklüğü nedeniyle plasentayı geçemeyen heparin kullanılır

Kumarin ise bebeğe geçerek bebekte yaygın kanamalara ve özellikle birinci trimesterde kullanıldığında fetal warfarin sendromuna neden olduğundan gebelikte kullanılmaz.

Astım ilaçları

Anne adaylarının yaklaşık %1-2'sinde astım vardır. Astım tedavisi için kullanılan ilaçların çoğunun güvenli olduğu ve bebekte anomaliye neden olmadığı düşünülmektedir.

Sara hastalığı

Anne adaylarının yaklaşık 200'de birinde sara hastalığı vardır ve gebelikte de sara ilaçlarının devam ettirilmesi gerekir. Bu ise ciddi bir problem oluşturur, zira sara ilaçlarının çoğu bebekte anomali meydana gelme riskini artırır.

İlaç kullanan saralı anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya çıkma riski 3-4 kat yüksektir. Ancak son çalışmalarda epilepsi hastalığının kendisinin de genetik yolla bebekte anomali oluşma eğilimini artırdığı yönünde fikirler öne sürülmektedir.

Analjezikler (Ağrı kesici, iltihap gidericiler)

Salisilatlar (aspirin) ve parasetamol (asetaminofen) gebelerin en sık kullandıkları ilaçlardandır. Bunlardan parasetamol (asetaminofen diğer adıdır) gebelikte kullanılabilecek en güvenli ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçtır. Ancak çok yüksek dozlarda (intihar amacıyla alınması gibi) anne adayında karaciğer hasarına ve bebeğin ölmesine neden olabilmektedir.

Aspirin

Klasik 500 miligramlık dozdaki aspirinle ilgili başta yapılan çalışmalar bebekte doğumsal kalp hastalığı riskini artırdığını, sonradan yapılan bir büyük çalışma ise bu riski artırmadığını ortaya koymuştur. Başka bir çalışma gebeliğin ilk yarısında ve çok sayıda kullanılan aspirinin bebeğin IQ puanını düşürdüğünü, diğer bir çalışma da etkilemediğini iddia etmektedir. Diğer muhtemel riskler arasında özellikle gebeliğin son dönemlerinde kullanıldığında anne adayında kanama, postterm gebelik (miad geçmesi), travayın uzaması, özellikle prematüre bebekte kanama sayılabilir.

Aspirin de diğer ağrı kesiciler gibi (parasetamol hariç) bebeğin ductus arteriosus adlı yapısının erken kapanmasına ve bebekte dolaşım bozukluğu oluşmasına neden olabilmektedir.

Sonuç olarak gebelikte 500 miligramlık doz aspirinin kullanımı sakıncalı olabileceğinden tercih edilmemelidir.

Düşük dozlarda (80) miligram aspirin ise bazı riskli gebeliklerde (gelişme geriliği, lupus hastalığı, önceden ağır preeklampsi geçirmiş anne adayları gibi) halen kullanılmaktadır.

Diğer ağrı kesiciler

Nonsteroid anti enflamatuar adı verilen grupta yeralan ağrı kesiciler (parasetamol hariç çoğu ağrı kesici bu grupta yeralır.) arasında gebelikte en sık ibuprofen ve naproksen kullanılmaktadır. Bu ilaçların bebekte anomali oluşturmadıkları kabul edilir. Ancak bebeğin ductus arteriosusun erken kapanmasına ve bebekte pulmoner hipertansiyon gelişimine neden olabildiklerinden 34. gebelik haftasından sonra kullanılmamaları önerilir.

Lokal anestezik ilaçlar

Gebelikte diş problemlerinin tedavisinde sıklıkla bölgesel uyuşturucu ilaçlar kullanmak gerekir. Bunlar arasından lidokain, tetrakain ve prokain içerenlerin güvenli olduğu, bupivacainin ise şüpheli ancak muhtemele güvenli olduğu düşünülmektedir.  alıntı