*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Erken Dogum Riski  (Okunma sayısı 1008 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
Erken Dogum Riski
« : Aralık 27, 2017, 03:06:09 ÖS »
Erken Dogum Riski

Sizlerle bu yazımda erken doğum yapmış bir anne olarak erken doğum riskinin gerçekleşmesi durumunda annenin neler yapması, neler yapmaması gerektiği konusundaki tecrübelerimi paylaşacağım. Yani doğum anında nasıl olmalı? Ben bu konuda belki öğüt verecek son kişi olabilirim. Çünkü kendi doğumumda belki hiç yapılmaması gerekenleri yaptım. Bebeğimi kaybedeceğim endişesiyle çok panik yaptım. Çok bağırdım.

Öncelikle kesinlikle panik yapmamanız gerekiyor. Çok fazla ağlayıp kendinizi kasarak bebeğin oksijensiz kalmasına neden olabilirsiniz (Tıbbi editör (Dr. KK) notu: burada kastedilen anne adayının heyecanlanmasıyla aşırı miktarlarda salgılanan adrenalin ve noradrenalin gibi stres hormonlarının damarlarda ani kasıcı etki göstermesi ve böylece plasentaya ve dolayısıyla bebeğe daha az kan, yani daha az oksijen gitmesidir ve ani stresin bebek üzerindeki bu etkisi bilimsel olarak gösterilmiştir). Üstelik sizin bu olumsuz ruh haliniz de bebeğinizi olumsuz etkileyecektir. Hatta doğumunuzu gerçekleştiren ekibi de çok olumsuz etkileyecektir. Sakin olmalı, ve bebeğinizin yaşama şansının olmadığını hissetseniz bile böyle bir durumun sizin için en iyisi olacağına kendinizi ikna etmeye çalışmalısınız.

Bebeğimin yaşamayacağını düşünerek, doğumda eşimi yanımda istememiştim. Eşiniz veya tercih ettiğiniz birisi mutlaka her koşulda yanınızda olsun. Eminim ki size inanılmaz güç ve moral verecektir.

Erken doğum gerçekleşirse bunun için kendinizi suçlamayın. İlla ki birilerini suçlamadan önce iyice düşünün. Artık olan olmuş, ve erken doğum gerçekleşmiştir. Bebeğinizin yaşatılma çabaları devam ederken bundan sonra yapacaklarınıza konsantre olmaya çalışın. Çünkü sizin ilginize ve sevginize çok çok daha fazla ihtiyacı olan bir bebeğe sahipsiniz. Verilen ilaçların ve yapılan tedavilerin yanında, bebeğinize söyleyeceğiniz sevgi sözcükleri onun için en iyi ilaçtan daha faydalıdır. Kuvözün dışındayken bile annelerinin orada olduğunu hissederler. Bu bir gerçek bana kalırsa. Bugün birçok yenidoğan yoğun bakım üntesinde annenin -gerekli steril şartlar sağlanması kaydıyla- bebeğe dokunmasına izin veriliyor. Anne ile bebeğin ten teması herşeyin ötesinde çünkü...

Sürekli araştırın. Doktorlara sorular sorun ve sorularınızın cevabını da almadan yanlarından ayrılmayın. Erken doğum tecrübesini yaşamış ailelerle irtibat kurmaya çalışın. Araştırmacı kimliğinizi ön plana çıkarın ve olası sağlık sorunları hakkında bilgi sahibi olmaya çalışın. Doktorların yanında ne kadar bilgili olursanız, hem söylediklerini daha iyi anlar hem de daha iyi yorumlarsınız. Doktorun söylediği bir tıbbi terim, bilmediğiniz için size çok korkutucu gelebilir. Fakat bu terim belki de hiç endişe edilmemesi gereken bir durumu ifade ediyordur. O nedenle öğrenebildiğiniz kadar, araştırabildiğiniz kadar araştırın.

Bugün donanımlı bir yenidoğan yoğun bakım ünitesinde 25 haftalık bebekler bile yaşatılabiliyor. Benim bildiğim, Türkiyede 25 haftalık yaşayan bebekler var. 26 haftalık daha da fazla. O nedenle erken doğum herşeyin sonu değildir. Fakat birçok mücadelenin başlangıcı olabilir.