*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Otizmli Müzik Öğretmenliği Öğrencisi Lal Günsu Ben Harika Bir Öğretmen Olacağım  (Okunma sayısı 897 defa)

Çevrimdışı kayseriengelliler

  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 7022
Otizmli Müzik Öğretmenliği Öğrencisi Lal Günsu Ben Harika Bir Öğretmen Olacağım



Okul hayatı boyunca dışlanan ve arkadaş edinmekte güçlük çeken otizmli Lal Günsu Ergüven, azimle çalışarak Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. İlkokul öğretmeninin, “Onunla mı uğraşacağım!” sözünü yıllardır unutamayan Lal Günsu, “Ben, harika bir öğretmen olacağım” diyor.

Yedi yıl önce otizm tanısı konulan Lal Günsü Ergüven, bugün 18 yaşında genç bir birey. Anne ve babası, ilk şoku atlattıktan sonra o güne kadar sadece kelime olarak bildikleri otizm hakkında araştırmaya, okumaya başladı. “En önemli şeyin eğitim olduğunu gördük” diyen aile, devletin sağladığı olanaklar kısıtlı olduğundan kızlarının daha iyi bir eğitim alabilmesi için tüm imkanlarını seferber etti. Onları en çok zorlayan ise önyargılar nedeniyle kızlarının okul hayatı boyunca dışlanması oldu. Anne Serap Danacıoğlu, “Doğum günü kutlamalarına asla davet edilmediği için hıçkıra hıçkıra ağlardı. Parayla arkadaş tutulsa, tutacaktık neredeyse” diye özetliyor yaşadıklarını. Yıllar geçtikçe müziğe tutkusu ortaya çıkan Lal Günsu, Güzel Sanatlar Lisesi’ne girmeyi başardı. Bu yıl liseden mezun olan Lal Günsu, ailesi ve eğitmenlerinin desteğiyle Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin açtığı yetenek sınavını da başarıyla geçerek Müzik Öğretmenliği Bölümü’ne girmeye hak kazandı. Hedefi eğitimini başarıyla tamamlayıp müzik öğretmeni olabilmek. Üniversiteyi kazandığı için çok mutlu olmasına rağmen ilkokul çağında öğretmen ve öğrencilerin tutumu onu derinden yaralamış. Sınıf öğretmeninin, “Burada çok çocuk var onunla mı uğraşacağım!” sözünü hala daha unutamayan Lal Günsu, “Ben, harika bir öğretmen olacağım ve hepsiyle severek uğraşacağım. Özellikle otizmli çocukları müzikle buluşturmak istiyorum” diyor.

İLK ZAMANLAR KORKTUM…

Anne Serap Danacıoğlu, 2012 yılında otizm tanısı konulmasının ardından başlayan mücadele sürecini şöyle anlattı: “Aslında Günsu’ya 3 yaşındayken konuşma geriliği ve sosyal beceri eksikliği teşhisi konulmuştu. Konuşma geriliği ve motor becerilerini geliştirmesi için hemen özel eğitim almaya başladı. İlkokul 1. sınıftayken hiperaktivite ile beraber uyumsuz davranışlar da kendini göstermeye başladı. Dikkat eksikliği üzerine tedavi görürken, Dokuz Eylül üniversitesi Hastanesi’nden Burak Baykara ile tesadüfen bir tanışmamız oldu ve ilk kez 2012 yılında otizm tanısı aldı. Tanı aldıktan sonra otizm hakkında araştırmalar yaptık ve en önemli şeyin eğitim olduğunu gördük. İlk zamanlar korktum çünkü ağır durumdaki otizmli bireyleri görüyordum ve onların sosyal çevredeki dışlanmaları, reddedilmeleri beni tedirgin ediyordu. Aynı şeyleri kızımın da yaşamasından korkuyordum. O dönem Işık Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'ne gidiyordu. Son 1 yıl ise Fatma Çiğdem Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nde özel dersler aldı. Başarısının temelleri esas orada atıldı. Tüm öğretmenlerine çok teşekkür ediyorum” dedi.

“ONUNLA MI UĞRAŞACAĞIM!”

İlkokuldan sonra kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim hayatına devam eden kızının okulda yaşadığı sorunları anlatan Danacıoğlu, “Günsu, ilkokulu normal bir öğrenci gibi okudu çünkü o dönem henüz teşhis konulmamıştı.  5. sınıfta otizm tanısı aldıktan sonra kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim görmeye başladı. Okuldaki arkadaşlarına bir şekilde dahil olmaya çalışıyordu hep ama aslında arada bir yerdeydi... İstemediği zaman kapanıyor, istediği zaman hep onunla oynansın, o merkez olsun istiyordu. Ama arkadaşlarını toparlama yetisi de yoktu. Bu sefer öfkeleniyordu. Bu süreçte öğretmenimizden de pek destek göremedik. Hatta şöyle bir yanıt aldık, ‘Burada çok çocuk var onunla mı uğraşacağım!’ Bir şekilde orada eğitimini tamamladı ama üzüldüğüm çok şey oldu. Okuldan bir arkadaşının doğum günü kutlanacağı zaman kimse Günsu’ya haber vermezdi. Günsu bunu sonradan öğrenir ve hıçkıra hıçkıra ağlardı. Davet edilmezdi bile. Parayla arkadaş tutulsa çocuğuma arkadaş tutacaktım neredeyse. Evde hapsolan çok sayıda çocuk var. Ya da çocuğunda bir şeylerin farklı olduğunu bildiği halde bunu kabullenmeyip teşhis konulmasından kaçan çok sayıda aile var. Ayrıca birçok anne bu mücadeleyi tek başına vermek zorunda kalıyor. Ama ben ve Günsu o açıdan çok şanlıyız. Çünkü her zaman yanımızda olan bir babamız var” ifadelerini kullandı.

AYAKKABISINI BİLE BAĞLAYAMIYORDU

Kızının en büyük tutkusunun piyano olduğunu, kitap okumayı ve arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirmeyi de çok sevdiğini ifade eden Danacıoğlu, müzikle birlikte değişen dünyasından ise şöyle bahsetti: “Otizm tanısı aldığında Işık Özel Eğitim Merkezi’ne de gidiyordu. 13 yaşındayken müzik eğitmeni Orçun Berrakçay ile tanıştık. İlkokulda bir dönem keman dersi almıştı. Daha önceki yaşlarında da bir dans grubuna katılmıştı. Orçun Hoca, birkaç dersin ardından müziğe ilgisi ve yeteneği olduğunu söyledi ve derslere devam ettik. Güzel Sanatlar Lisesi’ne hazırlandı yoğun bir şekilde. Manisa Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazandı ve bu yıl mezun oldu. Müzikle birlikte kendine büyük bir özgüven geldi. Bunun yanı sıra motor kaslarla da ilgili olduğu için el becerileri gelişti. Mesela ayakkabısını bile bağlayamıyordu. Sakinleşti, konsantrasyon yönünde kendini topladı. Yaz döneminde İZOT mini grubuna da öğretmenlik yaptı.”

KORKULARIM VAR!

“Üniversiteyi kazanması bizim için çok büyük hayaldi” diyen Danacıoğlu, “Lisedeyken rehberlik öğretmeni, ‘Müzik yolunda ilerlemeye çalışalım ama bir B planınız var mı?’ diye sormuştu. Bizim başka bir planımız yoktu! Bu hayali gerçekleştirmek için her şeyi yaptık. Aklımıza hiçbir zaman olumsuzluk getirmemeye çalıştık. Sınava girdiğinde kazandığına dair olumlu mesajlar verildi aslında ama resmi olarak açıklanmadan emin olamıyorsunuz. Çünkü öyle şeyler duyduk ki geçmişte de, bu çocukların kazandıkları halde başarıları ellerinden alındı. O yüzden kesinleşmeden sevinç yaşayamadık. En büyük hayalim kızımın okulunu çok fazla üzülmeden incinmeden bitirmesi ve ayakta durabildiğini görmek. Artık kendini topluma kabul ettirmesi kendi hayatını sürdürebilmesi. Çok fazla korkum var. Oradaki gençler Günsu’ya ona nasıl davranacak bilmiyorum. 4 yıllık üniversite maceramız beni korkutuyor. Arkadaşlarıyla ilişki kurma konusunda zorluk yaşamıyordu ama bu arkadaşlığı sürdüremiyordu. Son yıllarda bunu başarmayı da öğrendi. Günsu artık oldukça dışa dönük bir genç. Hatta otizmli arkadaşlarıyla ilgilenmeyi de çok seviyor. Jüri ile görüşme yaptığında da, müzikle otizmli çocukları buluşturmayı istediğini söyledi” dedi.

HEP MÜZİK DİNLER, HER YERE KULAKLIKLA GİDERDİ

Müzikle tanıştıkta sonra kızının kendine olan özgüveninin arttığını anlatan Baba Mustafa Danacığlu ise, “Çünkü birey olarak bir şeyler yapabildiğinin farkına vardı. Kendini ifade etmenin bir yolu olarak müziği seçti. Günsu’nun geleceğine dair hep bir kaygımız vardı. Ülkemizde bu gelecek kaygısını normal bireyler bile yaşıyor. Ama bizim gibi ailelerin hepsinde gelecek üzerine konuşulurken gözlerde o korku belirir. Günsu küçüklüğünden beri sürekli müzik dinlerdi. Kulaklık olmadan hiçbir yere gitmezdi. Yani müziği seviyor. Madem öyle biz buradan ilerleyelim dedik ve macera öyle başladı. Güzel Sanatlar Lisesi’nin kazanması bizim için bir hayaldi, gerçekleşti. Üniversite zaten daha büyük bir hayaldi. Hep beraber ciddi bir şekilde çalıştık. İlk girişinde kazandı. Günsu’nun mezun olduğu lisedeki gençlerin çoğu barajı geçemedi. Haziran ayında sınava girdi ve yoğunlaştırılmış bir eğitime başladık. Haftanın 5 günü günde iki saat müzik dersi aldı. Yetenek sınavına 3 ay vardı. Sınava 3 hafta kala hiç tatil yapmadan haftanın yedi günü ders alarak sınav günü kadar, Pazar günü dahil her gün dersini yaptı. Çok yoğun bir çaba sarf etti üniversiteyi kazanmak için. Kazandığını öğrendiğimizde sevinçten havalara uçtuk. Günsu’nun otizm ve diğer tanılarla ilgili herhangi bir rahatsızlığı yok. Kendiyle çok barışık bir genç. Her şeyin farkında. Otizmin, onu diğerlerinin yanında daha küçük düşüren ya da aşağıda tutan bir şey olduğunu düşünmüyor. Bu onun mutluluğu için çok önemli” diye konuştu.

23.09.2019 - ilksesgazetesi.com


Etiketler : bu gün yaşadığım olay beni fazlası ile üzdü eşim #engelliminübüsü içinde araç seyir halindeyken ani fren yapması ile sandalyesinden düşüp ayağını kırmıstı tedavisi 9 ay devam etti ve
Diyalizle Yaşam Engelliler Derneği Kayseri

Engelsiz Bir Dünya için  Bizde VARIZ Diyalizle Yaşam Engelliler Derneği Kayseri