*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: GEBELİKTE SU ÇİÇEĞİ VE ZONA ENFEKSİYONLARI  (Okunma sayısı 984 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
GEBELİKTE SU ÇİÇEĞİ VE ZONA ENFEKSİYONLARI
« : Ocak 01, 2018, 06:29:01 ÖS »
GEBELİKTE SU ÇİÇEĞİ VE ZONA ENFEKSİYONLARI

Suçiçeği çoğunlukla çocuklukta geçirilen ve ömürboyu bağışıklık bırakan bir virüs enfeksiyonudur. Gebelikteki önemi ise anne adayının su çiçeği geçirmekte olan veya daha sonradan su çiçeği olduğu anlaşılan biriyle (genellikle çocuk) temas etmesi durumunda bunun bebeği üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı konusunda endişeye kapılmasıdır.

Özet olarak söylemek gerekirse anne adaylarının %90'ından fazlası bu enfeksiyonu çocukluk döneminde geçirmişlerdir ve bu yüzden yeni bir enfeksiyona bağışık durumdadırlar. Ancak yine de gebelik döneminde bu virüsü taşıyanlarla yakın temastan kaçınmak ve böyle bir temas olduğunda bunu gebeliği takipeden doktora iletmek önemlidir.

Suçiçeği gebeliğin özellikle erken dönemlerinde geçirildiğinde ve bebeğe bulaştığında yapısal anomalilere, doğuma yakın dönemde ya da bebek doğduktan hemen sonra geçirildiğinde ise bebekte ciddi enfeksiyonlara yolaçabilen bir enfeksiyon türüdür ve erken davranıldığında bazı önlemler almak mümkündür.

Suçiçeği nedir?

Suçiçeği (ingilizce chickenpox) genellikle çocuklukta geçirilen, döküntülerle seyreden ve oldukça bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Bir kez geçirildiğinde ömürboyu bağışıklık bırakmasına karşın, virüs vücuttan hiçbir zaman tümüyle kaybolmaz ve sinir köklerinde gizli bir şekilde yaşamını sürdürür. Bu gizli hücreler özellikle yaşlılıkta veya vücut direncinin azaldığı durumlarda klinik belirtileri biraz daha farklı olan ve Zona adı verilen bir enfeksiyona neden olabilirler. Zona gebelik döneminde de ortaya çıkabilir.

Daha önceden bu enfeksiyonu geçirmemiş olan anne adayı su çiçeği enfeksiyonu geçiren biriyle yakın temasta bulunduğunda %90 olasılıkla virüsü alır ve enfeksiyon belirtileri gösterir. Virüs vücutta çoğalmaya başladıktan sonra 12-18 günlük bir kuluçka süresinin sonunda ateş, kırgınlık ve miyalji (yaygın kasağrısı) gibi virüs enfeksiyonlarında sıklıkla görülen belirtiler ortaya çıkar. Takiben kısa zamanda ciltte ve mukozalarda veziküler döküntüler (içi sıvı dolu baloncuk şeklindeki şişliklere vezikül adı verilir) ortaya çıkar. Veziküller gruplar halindedir ve kaşıntılıdır. Veziküller önce gövdede sonra boyun, yüz ve uzuvlarda ortaya çıkar. Mukozalarda, kornea (gözde) ya da kulak zarında ortaya çıkan veziküller oldukça ağrılıdır.

Döküntüler ortaya çıkmadan 3-4 gün önce ve son döküntüler kuruyana dek hastalık bulaşıcı kabul edilir.

Hastalık selim seyretmesine karşın bazı durumlarda pnomoni (akciğer enfeksiyonu) ortaya çıkabilir ve bu durumlarda oldukça ağır seyredebilir.

Gebelik döneminde enfeksiyon geçirildiğinde ne olur?

Anne adaylarının yaklaşık %5-10'u daha önceden bu enfeksiyonu geçirmemiştir ve hastalığa duyarlıdır.

Gebeliğin ilk yarısında enfeksiyon geçirilmesi durumunda virüsün plasentadan bebeğe bulaşma ve bebekte anomali oluşturma riski vardır. Erken gebelik döneminde oluşan enfeksiyon bebeğe toksik etkisiyle düşüğe, daha ileri gebelik haftalarında ise erken doğum ya da ölüdoğuma neden olabilir. Enfeksiyonun bebekte oluşturduğu anomalilerin virüsün bebeğin gelişmekte olan sinir dokusu hücrelerinde harabiyete yolaçması sonucunda ortaya çıktığı kabuledilmektedir. Bu bebeklerde, doğmadan önce oluşan cilt lezyonlarında nedbeleşme, kollar ve bacaklarda kısalık, parmaklarda kısalık, katarakt, gelişme geriliği ve beyin dokusunda atrofi (gerileme) gözlenebilir.

Gebelik döneminde enfeksiyon geçiren biriyle temas edildiğinde ne yapılmalıdır?

Böyle bir durumda ilk olarak yapılması gereken kanda suçiçeği antikorlarının ölçümüdür. Ölçümler daha önceden enfeksiyon geçirilmediğini gösteriyorsa Varicella-Zoster immunglobulini (Suçiçeği koruyucu serumu) kiloya uygun dozlarda, temastan sonraki en erken saatlerde ve en geç ilk 96 saatte uygulanır. Daha önceden enfeksiyonu geçirenlerde bağışıklık olduğundan serum uygulamaya gerek yoktur. Gebeliğin erken dönemlerinde uygulanan suçiçeği koruyucu serumunun virüsün bebeğe geçmesini engellemesi beklenir, ancak garanti değildir. Anne adayına koruyucu serumun en önemli faydası gelişmesi muhtemel bir enfeksiyonu ve yine enfeksiyona bağlı kendisinde oluşabilecek ağır bir tabloyu önlemektir.

Anne adayında suçiçeği enfeksiyonu özellikle gebeliğin erken dönemlerinde oluştuğunda bebekte anomali ortaya çıkma riski tam olarak tahmin edilememekle birlikte yaklaşık %2-4'tür. Anne adayında enfeksiyon kesin olarak saptandığında bu tıbbi tahliye için kesin bir neden teşkil etmemekle birlikte, bebek anomali gelişimi açısından ultrasonda ayrıntılı olarak belirli aralıklarla incelenir.

Bebeğin doğmasına yakın dönemde ve bebek hemen doğduktan sonra annede enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkması durumunda bebek enfeksiyondan daha çok etkilenir. Bu durumlarda bebek mümkünse doğmadan anne adayına suçiçeği koruyucu serumu verilmeli, bu serumun bebeğe geçmiş olabilecek virüslere daha etkili olabilmesi için doğum birkaç gün geciktirilmeli ve bebek doğduktan sonra bebeğe mutlaka koruyucu serum verilmelidir. Doğumdan sonra anne ve bebek izole edilir. Anne bebeğini emzirmeye devam eder.

Suçiçeği aşısı varmıdır?

Suçiçeği aşısı canlı virüsün "zayıflatılmış" bir şeklidir. Bu nedenle gebelerde kullanılmaz. Gebe olunmayan bir dönemde antikor düzeyi bakılarak enfeksiyonu geçirmemiş kişilere uygulanır.

Suçiçeği gebelikte çok ender görülen bir enfeksiyon olduğundan gebelik öncesi dönemde antikor bakılması ve aşı uygulanması zorunlu değildir.

Zona hakkında bilgi

Zona, suçiçeği geçirmiş olan kişilerde virüsün farklı belirtilerle (gövdedeki bir sinir trasesini (yolunu) takipeden hat üzerinde ağrılı veziküllerin ortaya çıkması) yeniden ortaya çıkmasıdır. Genellikle yaşlılarda görülmesine karşın gebelik döneminde de ender olarak ortaya çıkabilir. Anne adayında zoster enfeksiyonu çıktığında bebekte anomali oluşma ya da yenidoğan döneminde enfeksiyon oluşma riski oldukça düşüktür.