*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: FETUSUN İYİLİK HALİNİ DEĞERLENDİREN TESTLER  (Okunma sayısı 967 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
FETUSUN İYİLİK HALİNİ DEĞERLENDİREN TESTLER
« : Ocak 01, 2018, 05:07:56 ÖS »
FETUSUN İYİLİK HALİNİ DEĞERLENDİREN TESTLER

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Nonstres Test (NST)

Tanım

Fetusun kalp atışlarının seyrini ve bebek hareketleriyle olan ilişkisini temel alarak fetal distres taramasında kullanılan bir testtir ("nonstres": doğum eylemi "stresi" yok anlamında kullanılan bir kelimedir).

Uygulanması

Anne adayı bir yatağa yatırılır. Karnına fetus kalp atışlarının en kuvvetli duyulduğu yerde karidotokografi cihazının kalp atışlarını algılayan probu bağlanır (resimde karnın alt kısmına bağlanmış şekilde görülmektedir). Ek olarak uterus kasılmaları da araştırılmak istenirse bu durumda karnın en tepe noktasına kasılmaları algılayan prob ("ağrı probu") yerleştirilir (resimde karnın üst kısmına bağlanmış şekilde görülmektedir). NST'de genellikle ağrı probu kullanılmaz. Anne adayının eline üzerinde bir düğme olan bir çubuk verilir. Test esnasında bebek oynadığında bu düğmeye basması istenir. Yaklaşık 20 dakika boyunca cihaz bebeğin kalp atışlarında meydana gelen değişiklikleri kağıda aktarır. Bu kağıda NST trasesi adı verilir.

Yorumlanması

Fetal distres olmayan sağlıklı bir fetusun NST trasesinde çok tipik bulgular vardır: Kalp dakikada 120-160 arası atar. Kalp atışları dalgalanmalar gösterir. Değişkenlik adı verilen bu dalgalanma bebeğin sinir sisteminin sağlıklı olduğunun en önemli göstergelerinden biridir. Bunlara ek olarak sağlıklı fetusun vücut hareketleri esnasında kalp atımı hızlanır belli bir süre sonra yine normal hızına döner. Trasede bu esnada kalp atım hızında yükselmeler oluşur. Bu yükselmelere akselerasyon adı verilir. NST yorumlanmasında kalp atım hızı, değişkenliğin derecesi ve akselerasyonların büyüklüğü ve süresi (yükselmenin derecesi) temel alınır. 20 dakikalık inceleme sonucunda bazı kriterler yerine gelirse bebek sağlıklı demektir. Bu durumda reaktif (reaktif=uyarana cevap veren-burada uyaran bebeğin kendi hareketidir) NST'den bahsedilir. NST 20 dakika boyunca reaktif olmamışsa bebeğin uykuda olduğundan şüphelenilir. Bu durumda belli bir süre bebeğin uyanması beklenir ya da fetal akustik stimulasyon cihazı denen ve bebeğe ses uyarısı vermek için özel tasarlanmış bir cihaz karna yerleştirilerek bebek uyandırılmaya çalışılır. Bir süre sonra tekrar NST yapılır. Reaktiflik kriterleri yine oluşmamışsa nonreaktif NST'den bahsedilir.

Alttaki resimde reaktif olarak değerlendirilen bir NST trasesi görülmektedir. Oklar kalp atım hızındaki yükselmelere (akselerasyonlar) işaret etmektedir. Akselerasyonlar arasında kalan bölge ise ortalama kalp atım hızıdır ve bu trasede dakikada 145 civarındadır. Trasede kalp atım hızının dalgalanmaları (değişkenlik) gözlenmektedir.

NST reaktif çıktığında bebek çok yüksek bir ihtimalle iyi durumda demektir ve ileri incelemeye gerek kalmaz. Bir hafta içinde bu bebeğin ölme olasılığı binde 7 gibi düşük bir olasılıktır. Ancak burada hatırda tutulması gereken nokta NST incelemesinin kordon sarkması ya da ablatio placenta gibi ani ve beklenmedik şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel olumsuz durumları tahmin etmesinin mümkün olmadığıdır. Test nonreaktif çıktığında ise yanlış olma olasılığı oldukça yüksek (%50'lere varır) bir testtir. Bu yüzden nonreaktif NST çıkması durumunda ileri inceleme testlerinden biri uygulanarak yapılarak durum açıklığa kavuşturulmalıdır.

Hangi durumlarda uygulanır

NST, fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetusların değerlendirilmesinde ve fetal distres varlığından şüphelenilen her durumda (bebek hareketlerinin azalması gibi) birinci basamak test olarak uygulanır. Genellikle haftalık uygulanmakla birlikte miad geçmesi, gelişme geriliği (İUGG) ve preeklampsi gibi bebeğin ölme riskinin yüksek olduğu durumlarda üç günde bir ve EMR gibi fetusun durumunun hızla değişmesinin mümkün olduğu durumlarda günlük uygulanır ve bu durumlarda incelemeye sıklıkla amnios sıvısı volümü değerlendirilmesi eklenir. EMR'de günlük NST yerine günlük biofizik profil (BFP).

FETUSUN İYİLİK HALİNİ DEĞERLENDİREN TESTLER

tanım
 fetal distres
 NST
 
Diğer antepartum testler
 Bebek hareketleri
 Kardiyotokografi
 
postpartum dönemde (bebek doğduktan sonra) uygulanan testler

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Biyofizik Profil (BFP)

Tanım

NST'ye ek olarak ultrasonla bebeğin amnios sıvısı volümü, solunum hareketleri, vücut hareketleri ve kas tonusu (gerginliği) olmak üzere dört ayrı parametrenin daha değerlendirildiği bir fetal distres tanı testidir.

Uygulanması

NST usulüne uygun şekilde yapıldıktan sonra anne adayına 30 dakika boyunca ultrason incelemesi yapılır. Bu incelemede ilk önce amnios sıvısı miktarı değerlendirilir. Daha sonra 30 dakika boyunca bebeğin solunum hareketleri, vücut hareketleri ve kas tonusu ultrasonda izlenir.

Yorumlanması

İnceleme süresince bebeğin solunum hareketlerinin varlığı ve belli bir süre devam etmesi, belli sayıda hareket olması, amnios sıvısı volümünün yeterli olup olmaması ve bebeğin tonusunun gergin ya da gevşek olmasına göre her parametreye sıfır ya da iki puan verilir ve puanlar toplanır. NST reaktifliği için verilen iki puanla birlikte 8-10 puan arasında alan bebeğin iyi durumda olduğuna karar verilir. 6 ya da daha alan fetusta fetal distres şüphesi vardır. Bu durumda testin belli bir süre sonra tekrarlanması ya da puanın çok düşük olması durumunda doğumun gerçekleştirilmesi gerekebilir.

Hangi durumlarda uygulanır?

BFP'nin en büyük kullanım alanı nonreaktif çıkan NST'lerin ileri incelemesidir. Nonreaktif NST'de BFP bebeğin gerçekten tehlikede olup olmadığını oldukça hassas bir şekilde gösterebilir. Yüksek puan (8 ya da 10) elde edilmesi durumunda bebeğin iyi durumda olma olasılığı oldukça yüksek, düşük puan elde edilmesi durumunda ise bebeğin kötü durumda olma olasılığı oldukça yüksektir. Bu yüzden fetal iyilik halinin değerlendirilmesinde son basamağı teşkil eder. Olumsuz çıktığında daha ileri bir inceleme yöntemi yoktur. İkinci uygulama alanı da fetal distres gelişme riski çok yüksek olan fetuslarda birinci ve tek basamak test olarak kullanılmasıdır. Bu amaçla en sık kontrolsüz diabette genellikle üç günde bir ve enfeksiyon gelişme riski yüksek olan EMR durumlarında günlük uygulanır.

BFP uygulamalarında dikkat edilmesi gereken nokta amnios sıvısı volümünün yetersiz olması durumunda fetus yüksek puan alsa da yaklaşımın değişebileceğidir: Oligohidramnios bebeği kordon basısı tehlikesi ve IUMF (bebeğin karında ölmesi) riskiyle karşı karşıya getirdiğinden alınan puan 8 olsa bile bebeğin iyi durumunu garanti edemeyebilir. Bu durumda yaklaşım gebelik haftasına göre değişir ve genellikle doğumu gerçekleştirmek için çok uzun süre beklenmez. NST'de olduğu gibi BFP de kordon sarkması ya da ablatio placenta gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ya da doğumdan sonra bebekte oluşabilecek bazı patolojileri tahmin edemez.

Kontraksiyon (ing.: Contraction) Stres Test (CST)

Tanım

Fetusun kalp atımlarının doğum eylemindeki kasılmalara verdiği cevabı ölçen bir testtir. ("contraction stress": doğum eylemi kontraksiyonlarının (kasılmalarının) bebekte "stres yaratması" anlamında kullanılan bir terimdir).

Uygulanması

CST uygulanması için doğum eylemi kasılmalarının varlığı gerekir. Anne adayı doğum eyleminde değilse, memeucu uyarısı yöntemi ile ya da serumla oksitosin verilerek 10 dakikada üç adet en az 40 saniye süren kasılmalar ortaya çıkarılır ve teste başlanır. Kardiotokografi cihazının hem kalp seslerini algılayan probu hem de uterus kasılmalarını algılayan probu karna yerleştirilerek teste başlanır. Cihaz test süresince bebeğin kalp atışlarında meydana gelen değişiklikler ile kasılmalar arasındaki ilişkiyi kağıda aktarır. Bu kağıda CST trasesi adı verilir.

Yorumlanması

Yarım saatlik değerlendirme sonunda fetusun kalp atımında kasılmalarla birlikte meydana gelen değişiklikler gözden geçirilir. Trasede kasılmaların büyük kısmında cevap olarak geç deselerasyon adı verilen özel çökme şekilleri oluşuyorsa test pozitif* olarak değerlendirilir. Bu durumda genellikle ileri bir incelemeye gerek duyulmaz ve bebeği doğurtma girişimlerine başlanır. Geç deselerasyonların ortaya çıkmaması durumunda ise test negatif* olarak değerlendirilir. Bu da bebeğin iyi durumda olduğunu hassas bir şekilde gösterir. Bu durumda teste son verilir.

*testten beklenen bulgu fetal distres varlığıdır. Bu yüzden geç deselerasyon varlığında beklenen bulgu müspet yani "pozitif"dir. Geç deselerasyon bulunmamışsa beklenen bulgu yoktur yani "negatif"dir.

Hangi durumlarda uygulanır?

Önceleri nonreaktif NST varlığında ileri inceleme yöntemi olarak kullanılan CST, BFP incelemesinin geliştirilmesinden sonra bu amaçla daha az sıklıkla uygulanır hale gelmiştir. Genellikle nonreaktif NST'nin doğrulanması amacıyla miadında ya da miad geçmesi olan gebelere uygulanır. Test oldukça uzun zaman alır: kasılmaların başlatılması amacıyla oksitosin verilmesinden testin bitimine kadar geçen süre yaklaşık 90 dakikadır. Ayrıca doğum eylemini başlatabileceğinden 36. gebelik haftasından önceki dönemlerde, placenta previada, EMR'de, ikiz gebelik gibi durumlarda uygulanması sakıncalıdır. CST'nin diğer testlerde olduğu gibi kordon sarkması ya da ablatio placenta gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel olayları tahmin edemeyeceği hatırda tutulmalıdır.

Doppler ultrasonografi

Tanım

Doppler genel anlamda ultrason altında incelenen damar yatağının kan akımını ve normaldışı bir dirençle karşı karşıya olup olmadığını belirleyen bir testtir. Kalbin atım ve dolum fazında incelenen damar yatağındaki basınçlar karşılaştırarak direnç belirlenir. Damarın inceleme esnasında ekranda oluşturduğu dalga görüntüsü de damar yatağının önündeki direnç hakkında bilgi verir. Obstetrik (gebelikle ilgili) uygulamalarda anneden bebeğe kan götüren uteroplasental üniteyi değerlendirebileceği gibi, bebeğin kordonun kan akımı konusunda bilgi verir. Yüksek rizikolu gebeliklerin takibinin önemli bir parçasıdır.

Uygulanması

Gebeye yapılan rutin ultrason incelemesinden sonra önce sağlı sollu uterin arterlerde, sonra da umbilikal (kordon) arterde doppler incelemesi yapılır. Her iki uterin arterin akım değerleri, ikisi arasındaki matematiksel fark ve görünüm şekilleri değerlendirilir. Umbilikal arterde de yine akım değerlendirilir ve dalga şekli incelenir.

Yorumlanması

Doppler tanı koydurucu değil yönlendirici bir testtir. Patolojik akım değerleri ya da anormal dalga görünümleri elde edildiğinde bebeğin diğer iyilik hali testleriyle yakından değerlendirilmesi konusunda hassas olunması gerektiğini gösterir. Bunun tek istisnası umbilikal arterde "ters akım" denen bir durumun ortaya çıkmasıdır. Umbilikal arterde bu anormal dalga şekli gözlendiğinde bebeğin karında ölme riski oldukça yüksektir ve acil doğum gerekebilir.

Hangi durumlarda uygulanır?

Umbilikal arterdeki akım ölçümlerinin patolojik çıkması ya da anormal dalga şekillerinin gözlenmesi bebekte ölçüm esnasında fetal distres varlığına işaret edebileceği gibi bebekte gebeliğin ilerleyen dönemlerinde gelişme geriliği (IUGG) ya da fetal distres gelişme riskinin arttığına işaret edebilir. Ayrıca incelemedeki çeşitli patolojiler bebekteki bir kromozom anomalisi varlığı konusunda şüphe uyandırabilir. Uterin arter dopplerinde direnç artışı ya da dalga görününde anormallik (çentiklenme) ise anne adayında gebeliğin ileri dönemlerinde preeklampsi gelişeceğini gösterebilir. Bu haliyle umbilikal ve uterin arter doppler incelemeleri en sık preeklampsili ve kronik hipertansiyonlu gebelerin izlenmesinde kullanılır. Ayrıca kontrolsüz diabetli gebelerde, polihidramnioslu ya da oligohidramnioslu gebelerde, fetuslardan birinde gelişim kusuru olan çoğul gebeliklerde yaklaşım biçimini oluşturmakta yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir.

Antepartum dönemde (bebek doğmadan) uygulanan testler

Bebek hareketlerinin sayılması (Ona kadar sayma yöntemi(Count to ten method))

Bebek hareketleri fetal iyilik halinin belirlenmesinde kullanılan en eski yöntemdir. Bebek hareketlerinin oluşması ve koordine edilmesi kompleks bir sinir sistemi olayı olduğundan fetusun iyilik halini hassas bir şekilde ortaya koyabilir. Her bebeğin kendine özgü bir hareket etme alışkanlığı vardır ve bu hareket etme alışkanlıklarındaki bir değişiklik anne adayı tarafından kolaylıkla farkedilir. Her anne adayının bebek hareketleri konusunda duyarlı olması ve bebeğinin oynaması azaldığında bunu doktoruna bildirmesi gerekir. Anne adayının bebek hareketlerinin belirgin şekilde azaldığını ifade etmesi her kadın doğum uzmanı tarafından ciddiye alınan bir durumdur.

Tanım

Ona kadar sayma yöntemi bebek hareketleri temel alınarak geliştirilen ve anne adayının kendisinin uygulayabileceği basit bir testtir.

Uygulanması

Testte anne adayının günde bir kez günün her hangi bir saatinde tercihan akşam saatlerinde bebek hareketlerine konsantre olması istenir. Bebeğin on kez hareket etmesine kadar geçen süre kaydedilir. Bebeğin hıçkırık hareketleri değerlendirme dışı bırakılır. 10 kez hareket etmesi bir saatten daha uzun sürerse doktora haber vermesi istenir.

Yorumlanması

Bebek hareketlerinin azalması gebeliğin ilerlemesiyle birlikte meydana gelen selim bir hadise olabileceği gibi fetal disres belirtisi de olabilir. Ancak gebeliğin hiç bir döneminde bebek hareketlerindeki azalma belli bir sınırın altına düşmez. Bu yüzden ona kadar sayma yönteminde on hareket için geçen sürenin bir saatin üzerinde olması durumunda mutlaka NST ile ileri inceleme yapılmalıdır. Tüm antenatal iyilik hali testlerinde olduğu gibi ona kadar sayma metodunda da bebek hareketlerinin iyi çıkması kordon sarkması ya da ablatio gibi ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen olayları ve doğum sonrası gelişmesi muhtemel problemleri tahmin edemez. Ayrıca polihidramnios durumunda bebek hareketleri normal olmasına karşın anne adayı tarafından hissedilemeyebilir.

Hangi durumlarda uygulanır?

Bu test genellikle fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetuslarda uygulanır.

 

Bebek hareketleri günün değişik saatlerinde önemli değişiklikler gösterir ve iş yaşamı yoğun olan anne adayları bebek hareketlerine tam olarak konsantre olamadıklarından normal oynamakta olan bebeği hissedemeyebilirler. Bu da anne adayının endişelenmesine neden olabillir. Önerimiz bebek hareketlerinin genel olarak her anne adayı tarafından izlenmesi ve azaldığını hissettiğinde anne adayının durumu doktoruna bildirmesidir. Ona kadar sayma yöntemi bebek hareketlerinin azaldığını düşünen ancak bundan tam emin olmayan anne adayları için sakin bir köşeye çekilip gerçek bir azalma olup olmadığının belirlenmesi için kullanılabilir.

İntrapartum dönemde (doğum eylemi esnasında) uygulanan testler

Uterus kasılmaları esnasında bebeğe giden kan akımı azalır, kasılmaların bitmesiyle normale döner ve bir dahaki kasılma ortaya çıkana kadar normal seyreder. Sağlıklı bir fetus bu nisbi hipoksi (oksijensizlik) durumuna dayanıklıdır ve fetal distres bulguları göstermez. Sağlıksız ve yedekleri yetersiz olan bir fetus ise kasılmalar esnasında oluşan bu geçici hipoksi durumunu bile kaldıramaz ve giderek artan bir şekilde fetal distres bulguları ortaya çıkar ve CTG trasesine yansır. Tüm intrapartum testlerin ortak amacı bebeğin kasılmalar esnasında oluşan bu geçici hipoksi durumuna verdiği cevabı ölçmek ve doğum eyleminin devam etmesinin bebek açısından sağlıklı olup olmadığı konusunda karar vermektir.

Fetoskop (ÇKS borusu)

Tanım

Bir ucu karna koyulan ve diğer ucundan doktorun kulağıyla bebek kalp atımlarını dinlediği plastik ya da metal bir alettir. ÇKS (Çocuk kalp sesleri) borusu da denir.

Uygulanması ve yorumlanması

Doğum eyleminin birinci evresinde 15-30 dakika aralıklarla, ikinci evrede ise 5-15 dakika aralıklarla bebeğin kalp atışları kasılma öncesinde ve kasılma sonrasında dinlenerek kasılmalara olan cevap ölçülür. Kalp atımlarında özellikle kasılmalar sonrasında ya da kasılmalar arasında çökmeler meydana gelmesi fetal distrese işaret eder.

Hangi durumlarda uygulanır?

Fetoskop tüm gebelerde doğum eylemi esnasında yaygın olarak kullanılan bir alettir. CTG cihazı ile dönüşümlü olarak kullanılabileceği gibi CTG olanağının olmadığı bir doğumhanede doğum eyleminin takibinde tek başına kullanılabilir.

Kardiotokografi (ing.: Cardiotocography (CTG)

Tanım ve uygulanması

NST uygulamalarında kullanılan CTG cihazı doğum eylemi esnasında da yaygın olarak kullanılır. NST'den farklı olarak doğum eyleminde, kasılmaları algılayabilen prob anne karnının en tepe noktasına yerleştirilir. CTG kalp atımları ile uterus kasılmaları arasındaki ilişkiyi gösterebileceği gibi kasılmaların düzenini, şiddetini ve sıklığını da gösterebilir. Kalp atımlarının ve uterus kasılmalarının beraberce kağıda yansıması sonucu oluşan grafiğe CTG trasesi adı verilir.

Yorumlanması

CTG'de fetal distres göstergeleri aranır. Bunlar kalp atım hızında değişiklikler (atım hızının azalması ya da artması), kalp atım hızı değişkenliğindeki azalmalar ve kalp atım hızındaki yükselmeler ve çökmelerdir. Yükselmeler genellikle fetusun iyi durumda olduğuna işaret ederler ve nadiren fetal distres bulgusudurlar. Çökmeler arasında ise selim tabiatlı çökmeler olabileceği gibi bebeğin fetal distreste olduğunu ve hatta asidozun geliştiğini gösteren çökme şekilleri olabilir. Kordon basısı, boyna kordon dolanması, kordon sarkmasına bağlı olarak kasılmalarla ilgisi net olmayan çökmeler oluşabileceği gibi, bebekte uteroplasental yetmezliğe işaret eden ve kasılmalarla yakın ilişkide olan çökmeler gözlenebilir. CTG'de fetal distres bulguları saptandığında ilk önce bu durumun çok acilen doğum gerektiren bir durum olup olmadığı değerlendirilir. Kordon sarkması gibi acil durumlarda vajinal doğum mümkün değildir ve genellikle sezeryan uygulanır. Diğer durumlarda ise anne adayına damar yoluyla sıvı verilerek, sol yanına yatırılarak, maske ile oksijen verilerek durum giderilmeye çalışılır. Önlemlere rağmen giderilemeyen patolojilerde eğer kısa zamanda vajinal doğum mümkün değilse sezeryanla doğum gerçekleştirilir.

CTG'nin bir başka uygulama şekli de kasılma ve kalp atımlarını algılayan probların direkt uterus içine yerleştirilmesidir. İnternal (içerden uygulanan) CTG adı verilen bu uygulamanın avantajı kasılmaları ve bebek kalp hızındaki değişkenliği daha net olarak değerlendirmesidir. Dezavantajı ise uterus içine yerleştirilen probların enfeksiyona yol açabilmesidir. Maliyeti daha yüksek olması ve enfeksiyon riskini artırması nedeniyle çok yaygın kullanılmayan bir uygulamadır.

Hangi durumlarda uygulanır?

CTG fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetuslarda doğum eyleminin başından bebek doğana kadar ara vermeden uygulanır. Düşük rizikolu gebeliklerde ise genellikle fetoskopla dönüşümlü olarak uygulanır.

Digital stimulasyon (Parmakla uyarı)

Eylem esnasında bebek kalp atışlarında uzun zamandan beri yükselme olmadığı ve/veya değişkenliğin azaldığı durumlarda uygulanan bir inceleme yöntemidir. Yükselme olmaması veya değişkenliğin azalması doğum eylemi esnasında sıklıkla bebeğin uyumasına bağlı olarak meydana gelir. Bu durumda vajinal muayenede bebeğin başına parmakla uyarı verilerek bebek uyandırılmaya çalışılır. Uyarı verildikten kısa bir süre CTG trasesinde ortaya çıkan yükselme bebeğin iyi durumda olduğunun iyi bir göstergesidir. Yükselme olmaması ise fetusun kesin olarak kötü durumda olduğunu göstermemekle birlikte fetal distres şüphesi uyandırır.

Fetal saçlı deride pH ölçümü

Amnios zarının açık olduğu dönemde bebeğin saçlı derisinden ufak bir bıçak yardımıyla alınan kanın incelenmesidir. Fetal distres varlığında ya da şüphesinde uygulanır. Alınan kanda pH ölçülür ve asidoz aranır. Asidozun varlığına ve derecesine göre bebeğin vajinal doğumu bekleyip bekleyemeyeceğine karar verilir. Sık kullanılan bir inceleme değildir.

Kan gazları analizi

Genellikle bebek doğduktan sonra uygulanır. Eylemde ise nadiren kordosentez yoluyla tercihan arter kanı alınır. Kanda oksijen, karbondioksit ve pH ölçümü dışında çeşitli parametrelerin ölçümü yapılır. Bebeğin durumu ve doğum şekli hakkında karar verilir. Doğum eylemi esnasında çok nadir ve özel durumlarda uygulanır.

Mekonyum varlığının araştırılması

Test olmaktan çok bir bulgudur. Genellikle mekonyum (bebeğin ilk dışkısı) doğum sonrası ilk 24 saatte çıkarılmasına karşın, %5-10 bebek doğum eylemi esnasında ya da antepartum dönemde mekonyum çıkartabilir. CTG trase bulguları iyiyse fetal distres belirtisi değilidir. Ancak bebeğin doğduktan sonra yaptığı ilk solunum hareketi esnasında bunu akciğerlerine kaçırmaması için dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarıcıdır. Gerekirse amnioinfuzyon (amnios sıvısının vajinal yoldan uterus içine serum fizyolojik vertilerek seyreltilmesi işlemi) uygulanır. Bebekte fetal distresten şüphelenildiği durumlarda ya da gelişme geriliği (İUGG) miad geçmesi gibi bebeğin yedeklerinin az olduğu durumlarda ek bir fetal distres kriteri olarak kabul edilir.

Postpartum dönemde (bebek doğduktan sonra) uygulanan testler

Bu testler bebekte antepartum dönemde (bebek doğmadan önce) ya da doğum eylemi esnasında fetal distres gelişip gelişmediği konusunda geriye dönük bilgi verebilmeleri nedeniyle konuya dahil edilmişlerdir.

Apgar skoru

Kordon kan gazları

Bu inceleme bazı doktorlar tarafından her bebeğe rutin olarak uygulanır. Tercihan arter kanı alınarak özel ve pahalı bir cihazla değerlendirmeye tabi tutulur. Kanda oksijen, karbondioksit ve pH ölçümü dışında bir çok parametre hakkında bilgi verir. Apgar skorundan daha hassas bir inceleme yöntemidir.

Gerek Apgar skoru gerekse kordon kan gazları incelemesi fetal distres dışında birçok faktörden etkilenebilir: Anneye verilen ilaçlar, bebeğin preterm (zamanından önce) doğması ya da bebeğin sistemlerindeki anomaliler patolojik Apgar skorları ve kan gazı sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durumların sadece fetal distrese bağlanması her zaman mümkün değildir.

TANIM

Bu testler bebeğin henüz doğmadan iyi durumda olup olmadığını araştırmak için uygulanan testlerdir. Genel anlamda bebeğin uterus içinde yaşamaya devam etmesinin sakıncalı olup olmadığını incelemek için kullanılırlar. Doğum eylemi başlamadan önce antenatal dönemde, ya da doğum eylemi esnasında uygulanan testler mevcuttur. Testler olumsuz çıktığında bebeğin doğurtulması gündeme gelir. Bu nedenle bu testleri uygulayabilmek için temel şart bebeğin doğduğunda yaşayabilme ya da doktor müdahalesiyle yaşatılabilme sınırına ulaşmış olmasıdır. Bu sınır genellikle 28. gebelik haftası olarak kabul edilir ve ülkenin yenidoğan bakım olanaklarına göre daha aşağı inebilir. Amerika gibi yenidoğan bakım olanaklarının nispeten daha gelişmiş olduğu ülkelerde bu sınır 25. haftaya, ya da tahmini fetus ağırlığının 650 gram ya da daha fazla olduğunun saptandığı sınıra kadar gerilemiş durumdadır. Ülkemizde de sınır giderek daha aşağı inmektedir.

Fetusun iyilik hali

Fetus uterus içinde yaşamını devam ettirebilmek için gerekli oksijen ve besin maddelerini elde etmede annesine bağımlıdır. Çeşitli nedenlerle besin kaynaklarının azalması durumunda kendi depolarını kullanarak uzun bir süre bu "açlık" durumuna dayanabilir. Ancak oksijen kaynağının azalması ya da kesilmesine çok kısa bir süre dayanabilir. Fetus ilk önce bu oksijen azlığını bazı tali yollarla atlatmaya çalışır. Ancak oksijen azlığı devam ederse durumu kısa sürede bozulur ve tali yollar etkisiz kaldığında ölebilir. Bu bilgiden yola çıkarak "Fetal iyilik hali"nin bebeğin anneden yeterli oksijeni alması ve bunu uygun şekilde kullanabilmesi olduğunu söyleyebiliriz.

Oksijenin önemi

Oksijen canlıların vücut fonksiyonlarında çok önemli rolü olan bir maddedir. Tümüyle anaerobik (oksijensiz yaşayan) bazı ilkel canlı türleri ve bakteri türleri hariç tüm canlılarda enerji üretiminin sağlanması ve metabolizmanın uygun işlemesi açısından mutlaka bulunması gereken bir maddedir. Gelişmiş canlılarda aerobik (oksijene bağlı) metabolizma enerji kaynaklarının en verimli şekilde kullanılmasını sağlar. Aerobik metabolizmanın son maddesi karbondioksittir. Oksijenin bulunamadığı durumlarda ise kanda oksijen basıncı düşer. Hipoksi adı verilen bu durumda anaerob (oksijensiz) metabolizma devreye girer ve geçici olarak enerji üretimini sağlar. Adeta elektrik kesilmesinde devreye giren bir jeneratör gibi oksijensiz metabolizma da sadece geçici bir süre "idare etmek" ve işlevlerin devamını sağlamak için tasarlanmıştır. Anaerob metabolizma enerji kaynağının en verimsiz kullanılmasına yol açmasının yanı sıra son madde olarak laktik asit üretimiyle sonuçlanır. Anaerob metabolizma uzun süre devam ettiğinde giderek biriken laktik asit, ortamın pH değerinin asit hale gelmesine neden olur. Buna metabolik asidoz adı verilir. Metabolik asidoz belli bir dereceye kadar çeşitli tamponlama mekanizmaları tarafından geri döndürülmeye çalışılır. Tamponlama mekanizmaları da yetersiz kaldığında asit ortam hücresel düzeyde işlevlerin bozulmasına ve nihayet hücrenin ölümüne yol açar. Beyin oksijensizliğe çok hassas bir organ olduğundan oksijensizlikten hemen etkilenmeye başlar ve bazı beyin hücreleri ölebilir. Anaerob metabolizmanın bebeğin başta beyin olmak üzere organlarını geri dönüşümsüz bir şekilde etkilemeye başladığı andan itibaren perinatal asfiksi'den sözedilir. Perinatal asfiksi intrauterin ya da yenidoğan döneminde ölüme neden olabileceği gibi ileri tedavi gerektirecek durumların oluşmasına ve hatta yaşamboyu sürecek sekellerin oluşmasına yol açacağından henüz oluşmadan önlenmelidir.

Sağlıklı fetus nasıldır?

Oksijeni ve besin maddeleri yeterli bir fetus, kendisinin organları da iyi çalışıyorsa gebelik haftasına uygun gelişim gösterir, gebelik ilerledikçe kilo almaya devam eder. Oksijeni yeterli olduğundan enerji kaynaklarını en verimli bir şekilde kullanır. Sindirim sisteminden yutulan, deri ve akciğerlerden emilen sıvı kana geçer, böbreklerden idrar yoluyla atılır ve amnios sıvısı miktarı belli sınırlarda tutulur. Sağlıklı fetus gün boyunca uyanıklık ve uyku dönemleri geçirir. Uykuda çok fazla hareket etmezken uyanıkken çeşitli hareketler yapar. Vücudu gevşek değil gergin bir tonustadır. Sağlıklı fetus dış dünyadaki yaşama hazırlık olarak belli aralıklarla solunum hareketleri yapar. Kalp atım hızı belirli bir sınır içinde seyreder, atım hızı saniyeler içinde değişerek dalgalanmalar gösterir. Dış uyaranlarla (kuvvetli bir ses, elle uyarı gibi) ya da kendi yaptığı hareketlerle kalp atım hızında geçici akselerasyonlar (yükselmeler), nadiren de hafif çökmeler meydana gelir.

Sağlıksız fetus nasıldır?

Sağlıksız fetusta ise mekanizma farklı işler: Anneden yeterince oksijen gelmemesi (uteroplasental ünitenin yetersiz çalışması) ya da bebeğin kendisindeki çeşitli hastalıklar nedeniyle aldığı oksijen ve diğer maddeleri organlarına ihtiyaç oranında dağıtamaması durumunda (bebekte anemi (kansızlık), kalp ritm bozuklukları, kordonun boyna sıkı şekilde dolanması ya da düğümlenmesi, bazı enfeksiyonlar, yapısal ve genetik kusurlar gibi) kan dolaşımındaki oksijen miktarı azalır. Bu hipoksi bebekte algılanır algılanmaz hasarı engellemek için bazı koruyucu mekanizmalar devreye girmeye başlar: bebeğin oksijensizliğe en duyarlı olan yaşamsal organları olan beyin, kalp ve adrenal bezlerine daha fazla oksijen götürebilmek için damarlar kanın büyük kısmını bu organlara yönlendirir. Bu aşamada böbreğe daha az kan gittiğinden bebek daha az idrar yapmaya başlar ve bu durum uzun süre devam ettiğinde amnios sıvısı azalarak oligohidramnios gelişebilir. Yine bebek var olan az miktarda oksijeni verimli kullanmak için büyük enerji harcayan işlerden kaçınır: Solunum hareketlerini yapmaz hale gelir. Bebek hareketleri azalır ve bu durum anne adayı tarafından hissedilir. Bebeğin vücudu daha gevşek hale gelir. Hipoksi uzun süre devam ettiğinde bebekte anaerobik metabolizma başlar. Anaerob metabolizma sürdükçe dokularda pH giderek düşer. ve asidoz gelişir. Hipoksiyle başlayan asidoz oluşumuyla devam eden ve asfiksiyle zirveye ulaşan bu değişiklikler esnasında kalp atım hızında da önemli değişiklikler meydana gelir. Olayın şiddetine bağlı olark ilk önce akselerasyonlar (kalp atım hızındaki yükselmeler) kaybolur. Daha sonra atım hızının dalgalalı seyri yani değişkenliği azalır ve ağır durumlarda atım hızı sabit bir hızda adeta dümdüz bir çizgi şeklinde seyreder. Olayın meydana gelme nedenine bağlı olarak atım hızında çeşitli çökmeler meydana gelebilir.