*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: KALINBARSAK KANSERİ  (Okunma sayısı 897 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 18908
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • www.kayseriengellilerdernegi.com
KALINBARSAK KANSERİ
« : Aralık 27, 2017, 02:41:38 ÖS »
KALINBARSAK KANSERİ

Kalınbarsak kanseri en sık görülen kanser türlerinden biridir. Gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde meme kanseri, akciğer kanseri ve bu kanser türü kanserden ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yeralır. Kalınbarsak kanseri erken dönemde tanındığında tedavisi nispeten mümkün olan bir kanser türü olduğundan belirtilerin ve erken tanı yöntemlerinin bireyler tarafından bilinmesi önemlidir.

Kimlerde daha sık görülür?

Kalınbarsak kanseri her yaşta görülebilmesine karşın hastaların %90'ından fazlası 40 yaş ve üzerindedirler. Bu yaştan itibaren her 10 yılda bir risk yaklaşık iki katına çıkar. Yakın aile bireylerinde kalınbarsak kanseri ve/veya kalınbarsak polibi öyküsü bulunması, kişinin kendisinde ülseratif kolit hastalığı olması da bu kanser türünün ortaya çıkma riskini artırır. Kalınbarsaklarında polip tanısı konmuş kişiler de risk altındadır.

Son zamanlarda bazı ailelerde nesilden nesile aktarılan ve bu aile bireylerinde özellikle kadınlarda kalınbarsak kanseri, meme kanseri ve uterus (rahim) kanseri riskini artıran bir gen saptanmıştır.

Nasıl başlar?

Kalınbarsak kanserlerinin selim tabiatlı polipler (polip "et parçası" şeklinde tarif edilebilecek iyi huylu oluşumlara verilen tıbbi isimdir) şeklinde başladığı, daha sonra bu poliplerin kanserleştiği görüşü benimsenmiştir. Kalınbarsak içduvarında yeralan bu polipler zamanla büyüyüp kanserleşmektedirler. İşte kalınbarsak kanserinin önlenmesi henüz kanserleşmemiş bu poliplerin en erken dönemde tanınması ve bunların cerrahi yöntemlerle çıkarılmasıyla mümkün olabilmektedir.

Nasıl belirti verir?

Kalınbarsak kanserinin en sık görülen belirtileri rektal (makattan gelen) kanama ve dışkılama alışkanlıklarının değişmesidir. Bu değişiklikler kabızlık veya ishal şeklinde olabilir. Elbette kabızlık veya ishal şikayeti yaşayanlarınn ancak çok ufak bir kısmında kalınbarsak kanseri mevcuttur, ancak aniden başlayan ve devam eden şikayetlerde özellikle ileri yaşlarda olanların doktora başvurmaları önemlidir.

Hemoroid (basur) oldukça sık görülen ve rektal kanamaya yolaçan bir hastalıktır. Bu hastalığın kanserleşme özelliği olmamakla birlikte rektal kanama şikayeti olanlarda muayenede hemoroid saptanması, kanamanın buna bağlanmasına ve bu yüzden kanser olgularının atlanmasına neden olabilmektedir. Bu yüzden rektal kanaması olan kişilerde hemoroid tanısı konmuş olsa da beraberinde kalınbarsak kanseri de bulunmadığından emin olmak için gerekli ileri tetkikler yapılmalıdır.

Hastalığın ilerlemiş dönemlerinde karın ağrısı, karında kitle ve kilo kaybı gibi belirtiler de olaya katılır.

Ne yazık ki hastalığın erken döneminde varolan polipler ve kanserin erken aşamaları genellikle belirti vermemektedir. Bu yüzden 40 yaşından itibaren yapılan check-up incelemelerinde henüz kanserleşmemiş polipleri ya da kanserin erken aşamalarını yakalamaya yönelik incelemeler de dahil edilmelidir. Bu incelemeler rektal muayene ve dışkıda gizli kan testidir. Rektal muayene (doktorun makattan parmakla yaptığı muayene) kalınbarsak poliplerinin %80 ve daha fazlasını yakalayabilir, zira polip ve dolayısıyla kanser en sık rektum adı verilen kalınbarsağın son kısmında yeralır. Dışkıda gizli kan da hiçbir belirti vermeyen ancak sinsi sinsi kanama yapan poliplerin tanınmasında oldukça faydalı bir tanı yöntemidir. Son zamanlarda sigmoidoskopi adlı incelemenin de rutin check-up muayeneleri arasında yeralması gerektiği, bu konuda branşlaşan doktorlar tarafından bildirilmektedir. Sigmoidoskopi adı verilen özel incelemede özel bir alet makattan rektum bölgesine yerleştirilir ve ışık kaynağı yardımıyla bu bölge ayrıntılı olarak incelenir. İnceleme esnasında şüpheli bölgelerden biyopsi alma imkanı da mevcuttur.

Kalınbarsak kanserinin tedavisi varmıdır?

Kalınbarsak kanserinin birincil tedavisi cerrahidir. Özellikle ilerlemiş kanser olgularında bu tedaviye ek olarak kemoterapi ve/veya radyoterapi de uygulanmaktadır.

Erken dönemde yakalanan kanserlerde iyileşme oranı %80-90 arasındadır. Ancak ileri evrelerde bu oran %50'nin altına düşmektedir.

Kanser cerrahisi tekniğinin ilerlemesi sayesinde bu ameliyatlarda kolostomi yapılma oranı gidertek azalmaktadır. Kolostomi, dışkılamanın karına açılan bir delik yardımıyla sağlanması yöntemidir ve özellikle kalıcı kolostomiler kişide önemli ruhsal belirtilere yolaçabilmektedir.

Kalınbarsak kanseri önlenebilir mi?

Kanserin ortaya çıkmasının önlenmesi için selim polipleri olan hastalarda endoskopik yöntemlerle bu poliplerin çıkarılması gerekmektedir. Bunun için de polip şüphesi olan bireylere gerekli ileri incelemeler yapılmalıdır.

Tam olarak kanıtlanmamış olmasına karşın lifli besinlerle ve düşük yağ oranı olan gıdalarla beslenen kişilerde kalınbarsak kanseri daha ender görülmektedir.

Erken tanının gerçekleşebilmesi için her bireyin bu hastalığın belirtilerine karşı duyarlı olması ve gerekli durumlarda doktora başvurmayı ihmal etmemesi gerekir. Kişinin hiçbir şikayeti olmasa da rutin yıllık check-up'lar ihmal edilmemelidir.